Meral Tabakoğlu TOKSOY

Tarih: 30.10.2025 07:30

İyi Ki Doğdunuz

Facebook Twitter Linked-in

Yirmi iki aydır bu köşede birçok konuya değindim. Yaşadığımız felaketten, gündemden, hayatın içinden, ekonomiden, gıda teröründen, şiirden, söyleşilerden, kitaplardan, tiyatrodan, gezip gördüğümüz yerlerden, kadın ve çocuk cinayetlerinden, taciz ve tecavüzden, kişisel gelişimden, öncü kadınlarımızdan, en önem verdiğim konulardan biri olan çevre kirliliğinden, adaletsizliklerden ve hayatımıza anlam katan sevgiden… Bunlar aklıma ilk gelenler. Daha birçok konulara da dikkat çekmeye çalıştım.

Günahıyla sevabıyla, onur duyduğum bu sorumluluğun üstesinden gelmeye gayret ettim. Takdiri siz okurlarımıza bırakıyorum.

İzin verirseniz bugünkü yazımda çocuklarıma bir şeyler söylemek, ikisinin de doğum gününü buradan bir kez daha kutlamak istiyorum.

İki oğlum da ekim ayında doğdu. Yirmi sekiz ekim, yani önceki gün büyük oğlumun doğum günüydü. Bu doğum gününü bir ay kadar önce çok istekli olmasa da ülke şartlarından dolayı, çalışmaya gittiği yurt dışında geçirdi. Küçük oğlum da İstanbul’da arkadaşlarıyla kutladı. Uzun zamandır doğum günlerinde bir arda olamıyoruz. Ne yazık ki, aramızdaki mesafe buna imkan vermedi.

Bizim çocuklarımız otuzlu yaşlarında bile evlenmeye kalkmazken, ben 23 yaşında anne olmuştum. Henüz kendi gelişimini tamamlamadan, çocuk yetiştirme konusunda yeterli bilgiye sahip olmadan, evlat sahibi olmuştum. Üç yıl sonra da ikinci çocuğumuz aramıza katılmıştı.

Sorumluluğumuzun tam anlamıyla farkında olmadan, kucağıma aldığım bebeklerimle birlikte büyüdüm diyebilirim. (Bizim kuşağın çoğu yirmili yaşlarının ilk yıllarında evlendiğinden ortak kaderi paylaşıyorduk) El yordamı ve büyüklerin tavsiyeleri ile anneliği öğreniyor, ya da öğrendiğimi sanıyordum.

Yıllar geçtikçe eksikler, yanlışlar kavrandığında “Şimdiki aklım olsaydı.” diye iç geçirmenin faydası olmuyor ne yazık ki… Yine de yanlışıyla doğrusuyla güzel çocuklar yetiştirdiğimiz kanısındayım. Çocuklarımızın gelişim sürecini düşününce, hüzünlü bir tebessüm konar yüzümüze. Küçük oğlumun yarım yamalak konuşmalarını, abisinin tercüme etmesiyle anlayabildiğim gibi… Abisinin daha o yıllarda onu koruyup kollayıp, adeta bir öğretmen edasıyla, sayıları, renkleri öğretmesi gibi…

İlk çıkan diş, ilk adım, ilk konuşma, ilk okula başlama…

Ortaokul, lise derken, üniversiteye başlayınca, “hoşca kal evim.” dediklerini ne onlar ne de biz henüz fark etmiyoruz. Arkasından çalışma hayatı da başlayınca onların da artık kendilerine ait evleri ve hayatları oluyor. Bu gelişmeler anne ve babaya gurur verdiği kadar içimizi de burkuyor. ( Anneler bu konuda daha hassas oluyor dersem yalan olmaz. Ne kadar gerçekçi olmaya çalışsak da tabiatımız böyle)

İki oğlum da şaire bakarsanız yolu yarıladı. Ama… ustanın zamanından bu yana çok şey değişti ve insan ömrü de o günden bu yana çok uzadı. O nedenle, yolun üçte birindeler diyorum ben. Allah tüm gençlerimize sağlıklı, gönüllerince yaşayacakları uzun ömürler versin.

Çocuklarım;

Hayatınızın en güzel yıllarında olduğunuzun farkındasınız değil mi? Güzel anılar, mutluluklar biriktirin. Sağlığınızı ihmal etmeyin sakın. Sağlığa yatırım yapmanın, para biriktirmekten de önemli olduğunu bilin.

Maddi gücünüz olsa da sağlık satın alınmıyor maalesef.

Sporu bir yaşam şekli olarak görün. Aç karnına kahve ve o zararlı maddeyi içmek bedenine ihanet gibi geliyor bana.( O kendini bilir) Huzurunuzu kaçıran her ne olursa olsun ondan uzaklaşın. Vee sevginin peşinden koşmayı sakın ihmal etmeyin… Dilerim, bundan sonraki hayatınızda hayallerinizin ötesinde mutluluklarla karşılaşırsınız.

Doğum gününüz kutlu olsun guzularım.

İyi ki benim çocuğumsunuz.

İyi ki doğdunuz…

Tüm halkımızın Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —