Nurullah ER


ZAM!

Nurullah ER


  Zam sözcüğünün hoşa giden yanı olmasa da en çok kullanılan bir sözcüktür. 
Hayatımızın bir parçası olmuş da ondan.
Çocukluğumdan bu yana duyarım bu sözcüğü.
Zam, fiyatların yükselmesidir.
Kim ister ki zamlı yaşamı?
Zamların en büyük müsebbibi savaşlar, doğal afetler, salgın hastalıklar olsa da, aynı zamanda emperyalist ekonomik güçlerin geri kalmış ülkelerde uyguladıkları bir sömürge politikası olarak yaşanır.
Zamlar hayat pahalılığına dönüşmüşse enflasyon canavarı hortlamış, ülke yangın yerine dönmüş demektir. 
Zamlara karşı çıkmak, protesto etmek, bu konuda yazı yazmak iktidarların pek hoşuna gitmese de tepki verenler oluyor, şairlerimiz bu konuda susmuyor. Şairimiz Can Yücel, “Ekmeğe zam, tuza zam, doğru söyleyene dam” demiş. Yine bir başkası; “Fakir, tezek yakalım dese ya boka zam gelir ya da ineğin kıçına sayaç takılır” diye söylemiş.
Fiyatların yükselmesi hayat pahalılığı olarak bilinir.
Hayat pahalılığı, yaşamın en büyük endişe kaynağıdır, toplumun paniklemesidir. Bu paniklemede hepten altta kalanların canı çıkar.
Altta kalanlar emekçiler ve emekliler olduğuna göre bu fatura da onlara kesilir.
Hayat pahalılığı; fiyatların, yüksek enflasyonun çok daha yükselmesi, ücretlilerin maaşının hızla erimesi, dar gelirlinin belini doğrultur hal kalmaması, orta sınıfın kaybolması anlamına gelir. Sorun ekonomik olmaktan çıkar, toplumsallaşarak, siyasileşerek yaşamın tüm alanını etkiler.
Halkın hızla fakirleşmesi, orta sınıfın yok olması karşısında iktidarın enflasyonla mücadele etmesi bir görüntüden öteye geçmez. Çünkü fahiş fiyatlar, yüksek enflasyonun ötesinde bir hayat pahalılığı olarak yaşanmaktadır.
Çalışanların, emeklilerin enflasyona bağlı maaş düzenlemesi artık bir anlam taşımaz olur. Enflasyonun ekonomiyi baskılamasıyla, toplum sosyal bunalımlara sürüklenir. Sosyal bunalımın oluşturduğu bu açmaz, psikolojik bozuklukları ve hastalıkları beraberinde getirir. İşte bu bir ekonomik krizdir. Ekonomik krizde yaşayan bireyler sağlıklı olamazlar. Hele uzun süre devam edip, içinden çıkılmaz hal alırsa alışkanlık halinde bir yaşam biçimine döner. 
Millet fakirleşir, siyasi iktidar günü kurtarmaya çalışır, orta sınıf yok olur, ahlak çöküntüsü yaşanır. 
Uzun süredir ülkeyi yöneten siyasi iktidar, yıllardır iğneden ipliğe yaptığı zamlarla ülkemizde bir hayat pahalılığı yaratmıştır. Akaryakıt fiyatlarında astronomik artışları gördükçe, gıda fiyatlarına baktıkça, pazardan  nerdeyse eli boş döndükçe, temel gıda maddelerini alamaz hale geldikçe, kira artışları karşısında çaresizliğe düştükçe, faturalar cep yaktıkça.... Böylesi bir yaşam insanın tüylerini diken diken ediyor.
Tabi ki düşünene, sorgulayana.