Recep YILDIRIM


Yaz

Recep YILDIRIM


Eli kulağında, geliyor. Kışa hazırlık yapılır da yaza yapılmazdı. Yaylacılar yaylalarına giderlerdi. Fırıncının, pastanecinin bile yaylada stepne işliği vardı. Deniz kenarına giden de olurdu ama sayıları azdı. Giderek yaylacılık yerini deniz turizmine bıraktı. Yaşlılar bundan önceleri pek hoşlanmadılar. Bir süre sonra neredeyse herkesin ortak mazereti şu oldu: Gençler, deniz istiyor.

Şimdinin konfor alanı kışa hazırlık yapmayı pek de gerektirmiyor. Halı seriliyor, kışlık giyecekler gardırobun görülen yerlerine çıkarılıyor. Zahire almak, soğan patates stoklamak, salça yapmak, biber, patlıcan kurutmak, bulgur sermek artık hatırlanmıyor bile.

Yazın hazırlığı daha ciddiye alınıyor artık, bir hayli de meşakkatli. Sınav yorgunu genç aile bireylerine tatil yaptırma planları hummalı bir beyin fırtınası gerektiriyor. Yazlığa mı çıkılacak, yazlık mı kiralanacak, yazlığın temizliği, tadilatı; Otel mi, pansiyon mu, apart mı? Neresi? Ege mi, Akdeniz mi, Marmara mı, Yunan adaları mı, Kıbrıs mı?

Eh mayo giyilecek, vücudun önemli bir bölümü açıkta kalacak. Kilolar verilmeli, sıkılaştırma operasyonları ve daha nice operasyon -vakit geçirilmeden-geçirilmeli. Güneş kremleri ve daha nice kozmetik ürün sezon açılmadan sipariş edilmeli; çocuklar büyüyor tabi, gardıropları yenilenmeli. Arabanın bakımı, muayenesi; yaşı gelen çocuğun ehliyet kursu…

Yukarıda saydıklarım ülkede orta sınıfın kendine lüks görmediği, sıradan yaşantısıydı. Şimdi ya mümkün değil ya da borçlanarak altından kalkabileceği bir durum. Emeklilerin artık bu yaşantının hayalini bile kurmaya mecalleri kalmadı.

Antakya’da, Kırıkhan’da, Samandağ’da, İskenderun’da yaşayanlar yazı nasıl geçirecek? Tozdan, kokudan bunalmadan, sağlığını yitirmeden, sivrisinek ve bilumum haşeratla nasıl mücadele edecek? Suyu akacak mı, yıkanabilecek mi? Yanmadan, pişmeden uyuyabilecek mi?

Yaz zor geçecek.