Halit KATKAT


Önümüzdeki Dönemde Ekonominin Durumu

1980 Darbe sonrası Özal tarafından uygulamaya konulan 24 Ocak kararları ve sonrasında bütün hükümetler tarafından uygulanan özelleştirme furyası günümüzde...


1980 Darbe sonrası Özal tarafından uygulamaya konulan 24 Ocak kararları ve sonrasında bütün hükümetler tarafından uygulanan özelleştirme furyası günümüzde AKP Hükümetleri eli ile yürütülmeye devam etmiş ve bu gün bir iki banka dışında neredeyse satılacak kamu kurumu kalmamıştır.
Et ve Balık Kurumu´nun özelleştirilmesi sonucu denetimsiz kalan et piyasasına,  geçmişte yurt dışından ithal deli dana hastalıklı etler girerken, bu gün yurt dışından ithal şarbon hastalıklı etler piyasaya yayılmaya başlamıştır.
Yine kâğıt fabrikalarının özelleştirilmesi ve üretimin durması nedeniyle kağıdın yurt dışından dövizle getirilmesi sonucu dolarla alınan kağıt fiyatları fırlamış ve bu gün gazeteler kağıt bulamaz duruma gelmiştir.
SGK´ya bağlı ilaç fabrikasının aynı şekilde kapatılması sonucu ilaç tamamen yurt dışına bağımlı hale gelmiştir. Bu gün 500 civarında ilaç SGK tarafından karşılanmadığından hastalar zor durumda kalabilecektir.
Son olarak pancardan şeker üreten şeker fabrikalarının kapatılması sonucu piyasa Cargil firmasına bırakılmış ve ucuz olması nedeniyle mısır şurubundan yapılan şeker ve tatlılar piyasayı kaplamıştır.
Bu gün TL´nin değerinin Dolar ve Euro karşısında hızlı düşmesi sonucu piyasaya peş peşe zamlar yağmaya başlamıştır. Bunun nedenlerine baktığımızda birinci sırada özelleştirmeler sonucu yerli üretimin düşmesini görüyoruz.
Bunların yanında seçim süreçlerinde ekonomiyi canlandırma adına devlet müdahaleleri yapıldı. Kamu Garanti fonundan şirketlere 250 milyar TL´yi bulan krediler açıldı. Tüketimi artırmak için ÖTV ve KDV de indirimler yapıldı. Aşırı üretimin çarpıcı biçimde görüldüğü inşaat sektörünü canlandırmak için şirketlerin sigorta ve vergi borçları yeniden yapılandırılarak ertelendi. İstihdam desteği adı altında ücretler ve sigorta primlerinin bir kısmı devlet ve bağlı kurumların kaynaklarından ödendi.
Ancak ekonomiyi canlandırmak için alınan önlemler, bütçe açıklarının büyümesine enflasyonun ve faizlerin artmasına ve TL´nin değerinin hızla düşmesine  yol açtı. Kısa süreli canlanma sürecinde bütçe açığı ve beraberinde ticari ve cari açığında büyümesi nedeniyle sadece ekonominin çarklarının dönmesi için ülkeye yıllık girmesi gereken yabancı sermaye miktarı 50 milyar dolara yaklaşmıştır. Temmuz ayında açıklanan verilere göre önümüzdeki 12 ayda çevrilmesi gereken dış borç miktarı 180 milyar dolardır. Bağımlı ekonominin çarklarının dönebilmesi için ülkeye girmesi gereken yabancı sermaye miktarı her an artarken Türkiye daha yüksek faiz ödeyerek borç bulabilmektedir.
Enflasyon en son TUİK verilerine göre yüzde 18´e dayanırken işçilerin ve emekçilerin gelirlerinin aynı oranda artmaması, nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan bu kesimlerin alım güçlerinin düşmesine yol açacaktır. Bu da iç pazarın daralmasına neden olan önemli etkenlerden biridir. Bu durumda işten çıkarmaların artması, işsizler ordusunun büyümesi, iflaslar ve işletmelerin kapanmasının yaygınlaşması ile birlikte durum daha da ağırlaşacaktır.
Önümüzdeki dönem, yaşam ve çalışma koşulları kötüleşen işçi ve emekçiler arasında hoşnutsuzluk, öfke ve aynı zamanda mücadele eğilimlerinin de artacağı bir dönem olacaktır.