Halit KATKAT

Tarih: 19.01.2022 17:31

Meslek örgütleri, talepler ve temsil sistemi

Facebook Twitter Linked-in

Birkaç gün önce Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) ekonomik duruma ilişkin bir açıklama yaparak 'Krizden çıkış emekten yana politikalarla mümkündür' dediler.

Burada bir araya gelerek açıklama yapan örgütlere baktığımızda üretim kesiminden ülkemiz işçilerinin bir kısmını temsil eden sendika, kamu emekçilerini temsilen bir sendika, sağlık emekçisi doktorların mesleki temsilcisi bir meslek odası, yine üretimin önemli aktörleri olan mühendislerin temsilcisi meslek odası gibi ülkenin önemli üretim ve hizmet sınıflarının temsilcilerini görüyoruz.

Bu açıklamalar elbette önemlidir ve on yıllarca bu ve benzeri açıklamalar yapılmaktadır. Emekçilerin taleplerinden ne kadarı bu açıklamalardan sonra gerçekleşiyor? İktidar bu açıklamaları dikkate alıyor mu? Bu basın açıklamasında söylendiği gibi iktidar bu açıklamalara kulak tıkıyor.

Şimdi denebilir ki tek adam iktidarı olduğu için böyle oluyor. Evet bu açıklama yapan kitle örgütlerini İktidarın Başı sevmemektedir. Hatta geçenlerde yerli aşı konusunda açıklama yapan Tabipler Birliğine “yalancılar vb.” hakaretlerde bulunmuştu. Halbuki onlar mesleki sorumluluğun gereğini yerine getiriyorlardı. Bir de bu işin diğer tarafına, yani muhalefet partilerinin güçlü parlamento dediği tek adamdan önceki duruma bakalım: Bu kitle örgütleri o zamanda bu ve benzeri açıklamalar yapıyorlardı. Dikkate alınıyor muydu? Hayır yine alınmıyordu. Bundan sonra parlamenter sisteme geçilse alınacak mıdır? Eğer parlamentoda üretim ya da hizmet veren sınıfların doğrudan kendilerinin seçip gönderdiği temsilcileri yoksa durum işçi ve emekçiler açısından yine değişmeyecektir. Burjuva parlamentolarda meclisteki vekiller halka seçtirilir, kararlar halkın seçtiği bu meclislerde tartışılıp alınmış gibi yapılır. Esasta ise asker ve sivil bürokratların hazırladığı taslaklar bu meclisin önüne getirilir, meclistekiler sadece el kaldırır. Çoğu kez neye oy verdiklerini bile bilmezler.

Burada şunu görüyoruz ki işçi ve emekçilerin taleplerinin gerçekleşmesi için köklü bir değişikliğe ihtiyaç var. İşçilerin ve emekçilerin kitle örgütleri olan sendika ve meslek odalarının temsilcilerinin içinde olduğu meclislere ihtiyaç var. Bu emek örgütlerinin talepleri ancak böyle bir mecliste karşılığını bulabilir. Ülkeyi yönetenler hangi sınıfın temsilcileriyse ekonomiye de o sınıflar yön verir. Dört ya da beş yıllığına seçilen vekiller ülkenin ve halkın geleceğine karar verebiliyor. Halbuki politikada günlük hatta bazen saatlik kararlara gereksinim olabilmektedir. Bu ani kararlarda elbette tek adamın yetkili olması burjuvazinin çıkarına uygundur. Ama emekçilerin ve ülkenin çıkarına uygun değildir. Dört yıllığına seçilmiş bir iktidarın ülkenin gelecek on yıllarını etkileyecek kararlar alması, örneğin halkı gelecek on yıllarda ödeyemeyeceği borcun altına sokması hakça olur mu?

İl ve ilçelerde karar alma ve uygulama yetkisine sahip işçi ve emekçi örgütlerini temsil eden Yerel Meclisler ile ülke genelinde yine işçi ve emekçi örgütlerinin temsilcilerinin bulunduğu yeni temsil sistemine geçmek hem emekçilerin hem de ülkenin çıkarına olacaktır. Bu politika ve ekonomi yönetiminin üretici sınıfların elinde olmasını getirecektir. Üretici sınıfların politika üretmesi planlı ekonomiyi de beraberinde getireceği gibi ülkenin yabancı sermayeden kurtulmasının da yolu açılacaktır. Ama bu temsil sisteminin üretici sınıflar ve emekçiler tarafından savunulup bilince çıkarılması gerekmektedir.

Şimdi ülkenin sağlık sistemine sağlık emekçilerinin, eğitim sistemine eğitim emekçilerinin, sanayisine işçi ve mühendislerin, tarımına tarım emekçilerinin yön verdiği bir ülkeyi düşünün.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —