İskenderun´da uzun yıllar serbest diş hekimliği yapan, çeşitli kuruluş ve derneklerde kurucu, yönetim kurulu üyelikleri görevlerinde bulunan Cemil Altay, ikinci şiir kitabı Su Gibi´nin imza gününde hemşehrileriyle hasret giderdi. İmza gününde gazetemizin de sorularını yanıtlayan Cemil Altay, üçüncü şiir kitabı ve bir roman çalışmasının müjdesini verdi.
Cemil Altay, uzun yıllar sağlık, siyaset, sivil toplum örgütlenmelerinde İskenderun´da yaptığı çalışmalarla bilinen bir isim. Adı Eczacı Oktay Demirkan´la birlikte kuruculuğunu yaptığı ve 10 yıl başkanlığını yaptığı İskenderun Çevre Koruma Derneği ile de anılan Cemil Altay, askeri hekim olarak geldiği İskenderun´a yerleşip kendini İskenderun´un çekimine bırakmış, kendini İskenderunlu kabul edenlerden. Bu kez ikinci şiir kitabının imza günü dolayısıyla İskenderun´da bir buluşma gerçekleştirdi. Tanıyanları ´dernekçiydi, çevreciydi, hekimdi, şairdi, siyasetçiydi´ diye anlatırken önümüzdeki günlerde Altay´ın bir de romancı yönü ile tanışacağız.
Kentine karşı sorumlulardan...
Kendi sözleriyle, “Cemil Altay´ı İskenderun Cemil Altay yaptı.” Yani kendini bu kente sorumlu hissedenlerden. Bir çok dernek yapılanmasında, kuruluşunda yer aldı. Aile Planlama Derneği, Eczacı Diş Hekimleri Derneği, Türk Diş Hekimleri Birliği´nin kuruluşunda bulundu. 12 Eylül sonrasında SODEP´in kurucuları arasında yer alan Altay, aynı partiden milletvekili adaylık çalışması da yürüttü.
Aslen Sarıkamışlı. Devlet Demiryolları´nda bekçi ve bir kitabı olan şair bir babanın, göreceli yoksul bir ailenin oğlu Cemil Altay, eğitimi ve askeri geçmişine de atıfta bulunarak ´sınıf değiştiren bireylerden´ olduğunu anlatıyor gülümseyerek. Söyleşinin akışı içinde dostlarını da ağırlayan Cemil Altay, askeri diş hekimi olarak İstanbul Anadolu Kavağı´nda görev yaptığı dönemde köpekten insana yaptığı diş nakli basında yeralınca, ‘asker kişinin basına beyanatı´ nedeniyle soruşturma sonrası bahriyenin sürgün yeri İskenderun´la tanıştı. Portakal bahçeli evler, tertemiz sahili, sakin kent içine çekti kısa sürede. İstifanın ardından da İskenderun´da sürdürdü yaşamını.
Özetle sürgünü kenti oldu
“Çok güzel günler yaşadım, çok güzel insanlar tanıdım. En sağlam dostlarım Hatay´dadır.”
Kendinizi nereye ait görüyorsunuz diye sormaya yeltenmiştim ki, “Ben Hataylıyım, kendimi buraya ait görüyorum” diyor. Bir süredir Antalya´da yaşamaya başlamasına karşın meğer Hatay´la aidiyetini kuran nüfus kütüğünü taşıtmamış bile.
Şiir serüvenine gelince... Kitaplı şair olmak orta yaşlara mı denk gelmişti? Meğer ilk kitap tek nüsha imiş ve….
Her aşık genç biraz şairdir ya...
“Her genç k aşık olduğu zaman bir şeyler yazar. Şiir defterimi hanım aldı. ‘Bu şiirleri kimseye vermem, bana ait´ dedi. Kendisine yazdığım şiirlerdi. Babam da şiir yazardı. Bir de kitabı vardı. Oradan gelen bir yetenek olarak görüyorum. İlk kitabım ‘Yaşam Elyordamı´ adıyla yayınlandı. Şiir, yazınca şiir tamamlanmış olmuyor. Bir süre sonra üzerinde nadasa bırakmış gibi çalışıldığında oluyor. Sözcüklerle, cümlelerle de oynamak gerek. Bir de beyninde sansür varsa özgür olunmaz derim hep, bu şiirde daha da önemli… 10 yaşındaki torunum bir şiirimi okuyup, ‘dede seni hapse atarlar mı? diye sormuştu. Yeni şiir kitabı yolda ve bu çalışmada İskenderun, İskenderun özlemi , İskenderun´da gurup vaktinin yansımaları var” diye anlatıyor Altay.
İmza gününde dostlarla buluşuldu. Çay bardakları yenilendi, eskiler yad edildi. Konu Çevre Koruma Derneği´nin kuruluşuna ulaştı yeniden. Bilmez miyim… kurucu yönetiminde Şemsettin Eser´le, Oktay Demirkan´la, Cemil Altay´la birlikte adımlamıştık o ilk günleri.
Asker kişiler tarafından kurulan bir derneğin isim ve tüzük değişikliğini hatırlattık birbirimize. Benim de içinde olduğum bir süreç... Altay hatırlatıyor yeniden, “Bataklığı kurutmak üzere çalışma yürütmek için kurulan Karasinek ve Sivrisinekle Mücadele Derneği´ni dönüştürüp Çevre Koruma Derneği´ni oluşturduk. Sivrisinekleri yok etmek için kurbağaları kaybediyorduk az kalsın.'
Hoşgelmişsin Cemil Altay,


