Mehtap Sert


Cumartesi Anneleri

Mehtap SERT


Gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri 27 Mayıs 1995’den beri Galatasaray meydanında “Kayıplarımız nerede?” diye sormaya devam ediyor. Kayıpların bulunması, sorumluların cezalandırılması talepli oturma eylemi tarihin en uzun süren eylemidir.

Arjantin’in Plaza de Mayo Annelerinden esinlenerek başlatılan ilk eylem Hasan Ocak için yapılmıştır. Dönemin siyasi iktidarı “Oturur oturur giderler” demesine rağmen anneler her cumartesi saat 12.00. da Galatasaray meydanında oturmaya devam etmiştir. 170. inci haftada “Bir yerlerden talimat alıyorlar” gerekçesi ile engellenmişler 30 haftanın boyunca kolluk güçlerinin şiddetine maruz kalmışlardır. 200. Haftada sonlandırılan eylem 31 Ocak 2009 yılında verilen sözlere rağmen sonuç alınamadığı için tekrar başlamıştır.

Siyasi iktidarların “anne” diyerek kutsadığı kelimenin devletin resmî ideolojisinde hangi anneyi kast ettiğinin tezahürüdür cumartesi anneleri. Makbul anne değildir cumartesi anneleri. Siyahi annelerdir. Çocukları kaybolmuş değil, kaybedilmiş annelerdir.

Bilinen ilk gözaltında kayıp vakası Yaprak Tütün cemiyeti kurucusu Salih Bozşık’tır. En çok okunan kitaplar listesinde yer alan Kürk mantolu Madonna kitabının ölümsüz yazarı Sabahattin Ali’de gözaltında kaybedilen isimlerden biridir.

Cumartesi annelerinin eyleminin ilk açıklamasına konu olan Hasan Ocak 1995 den beri kayıptır. Annesi Emine Ocak’ı 21 Mart 1995’te arayarak kardeşi Aysel Ocak’ın doğum günü için balık alacağını söylemiş ve sonrasında kendisinden bir daha haber alınamamıştır. Hasan Ocak ile ilgili tek bilgi, mart ayının sonunda gazetelerde “Gazi Mahallesi’nde çok sayıda gözaltı” başlıklı haberde adının bulunmasıdır. Aradan geçen otuz yılda başka bir bilgiye ulaşılamasa da Hasan Ocak direnişin ikonik ismi olmuştur.

Devletin üst kademeleri tarafından verilen sözlere rağmen hala bir sonuç elde edilememiştir. 5 Şubat 2011’de Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe’deki ofisinde Cumartesi Annelerini kabul etmiştir. Anneler ile görüşen Erdoğan, bu konuyu çözeceğine dair Berfo Ana başta olmak üzere diğer annelere söz vermiştir. 12 Eylül 1980 darbesinde evinden gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan oğlu Cemil Kırbayır için 33 yıl boyunca mücadele eden Berfo ana 2013 yılında hayatını kaybetmiştir.  “Benim evladım gelir diye kapıyı bacayı açık bıraktım. Ay geçti, gün geçti, sene geçti benim çocuğum gelmedi. Benim çocuğum ölmüşse cenazesini bana versinler"  diyen ve 30 yıl oğlu gelirde evi tanımaz diyerek evi sıvatmayan anadır. Mücadelesi cumartesi annelerine miras kalmıştır.

Her türlü baskıya, direnişe, gözaltı ve davaya rağmen Cumartesi anneleri bağlılık ve dirençle oturmaya devam etmektedir. Galatasaray meydanı gözaltında kaybetmenin ne olduğunu bilmeyen toplumun bilinçlendirmenin yanı sıra kayıp yakınların sesi olmuştur. Bayramlarda, özel günlerde kayıplarının ziyaret edebilecekleri mezarı olmayanlar için simgesel bir anlam yüklenmiştir. Sezen Aksu  “Ben de Cumartesi Annesiyim. Anneliğin yalnızca doğumla ilgili olmadığına inananlardanım. Bu yüzden zaten o annelerin yerindeyim duygu olarak. O durumdayken uçurum gibi ürkütücü, karanlık ve sonsuz bir sessizliğin korkusu kaplar herhalde içimi... Bu baskıya rağmen direnebilme gücü de analığın ta kendisi...” diyerek cumartesi annelerine destek vermiştir.

24 Mayıs 2025 1052. Haftasında Cumartesi anneleri, “Sessizlik suça ortaklıktır. Hakikati bilme, adalete erişim ve barış içinde yaşama hakkını savunmak, hem kaybedilenlerin hatırasına hem de toplumun geleceğine olan borcumuzdur” diyerek direnmeye ve sonuç alınıncaya kadar oturmaya devam edeceklerini ilan etmişlerdir. Gözaltında kaybetmelere karşı yürütülecek etkili mücadelenin toplumsal barışın inşasında katkısı kaçınılmazdır. İşte bu sebeple “Benim annem cumartesi” demeye devam ediyoruz.