İskenderun/SES
'Hatay´da sismik boşluk söz konusudur'
İSTE´den yapılan açıklamaya göre, Prof. Dr. Över, 'Sivrice´de (Elazığ) meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem Doğu Anadolu Fay (DAF) hattında meydana gelmiş doğrultu atımlı karakterli bir depremdir. Depremden hemen sonra KRDAE (Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü) tarafından yüzlerce artçı deprem kaydedilmiştir. Yaklaşık son 100 yılda DAF hattı boyunca meydana gelen 6.0 ve daha büyük depremler sırasıyla 1964 Malatya (M=6.0), 1966 Bingöl (M=6.0), 1971 Bingöl (7.1), 2003 Bingöl (6.4) ve 2010 Elazığ (6.1) ve 2020 Elazığ (6.8). Depremlerin dağılımlarına bakıldığında, DAF hattının kuzey-doğu ucunda (Bingöl ve civarı) ve orta kesiminde (Elazığ ve civarı) yoğunlaştığını görüyoruz. 1964 yılında Malatya´da meydana gelen deprem (M=6.0) ile DAF´ın Çelikhan-Erkenek segmentindeki boşluk da kısmen giderilmiştir. 1966-2003 yılları arasındaki depremlerle (M≥6.0) Karlıova-Bingöl segmenti, 2010 Elazığ depremiyle (M=6.1) Palu-Hazar Gölü segmenti ve 2020 Elazığ (6.8) depremiyle Hazar Gölü-Sincik segmenti kırılmış oldu. DAF hattının üzerinde kırılmayan 2 segment göze çarpmaktadır. Bunlardan biri Gölbaşı-Türkoğlu (Kahramanmaraş) ve diğeri ise Türkoğlu-Antakya (Hatay) segmentidir. Fayın güney-batı ve güneyinde yer alan sırasıyla Kahramanmaraş ve Hatay bölgelerinde yaklaşık son 100 yılda 6.0´dan büyük deprem meydana gelmemiştir. Fayın güneybatı kesiminde yer alan ve tarihsel dönem boyunca büyük ve yıkıcı depremlere (M≥6.0) maruz kalan Kahramanmaraş ve Hatay bölgelerinde sismik boşluk söz konusudur. 1966 Bingöl depreminden sonra meydana gelen 6.0 ve daha büyük depremlerin dağılımlarına bakıldığında yıkıcı deprem aktivitesinin zamanla güneybatıya doğru göç ettiği gözlenmektedir. Aktivitenin bundan sonraki etkilerinin Kahramanmaraş ve Hatay bölgelerinde olabileceği göz ardı edilmemelidir. Benzer göç durumunu ülkemizin en önemli fayı olan Kuzey Anadolu Fayı (KAF) boyunca gördük. Şöyleki, yıkıcı deprem aktivitesi 1939 Erzincan depremi (fayın doğu kesiminde) ile başladı. Daha sonra 1943 Ladik depremi (fayın orta kesimi) ve 1944 Gerede depremleriyle fayın batı kesimini ve daha sonra 1951 Kurşunlu (Çankırı) ve 1967 Mudurnu depremiyle Marmara bölgesine kadar göç etmiştir. Bu değerlendirmeler ışığı altında; çağdaş bir afet yönetimi stratejisi benimsenerek, gerekli tedbirlerin alınması ve hazırlıkların yapılması, Hatay ve civarında meydana gelebilecek olası bir depremin muhtemel zararlarının en aza indirgenebilmesi için hayati önem taşımaktadır. Bu süreçte, en sade bireyden en yetkili makamlara kadar, herkese büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.'