Yıl 1856, Osmanlının son yılları.
Anadolu o yıllarda tanışmıştı demiryollarıyla.
Kağnıdan başka taşıma aracı bilmeyen Anadolu köylüsü bön bön bakmakla yetinirdi çelik rayalardan çıkan takırtıya, dumanlar savura savura giden kara trene.
Kendilerine hizmet için gitmiyordu dağları taşları geçerek, yanık yanık sirenini çalarak. Sömürgelere giden yolları kontrol altına almak için Alman´ı, İngiliz´i, Fransız´ı 8619 km demiryolu döşemişti Osmanlı topraklarına. Anadolu´nun bereketli topraklarında, Ortadoğu´nun petrol kuyularındaydı gözleri. Ne varki M. Kemal´in kurtuluş ordusu bu fırsatı vermedi onlara. Cumhuriyet Türkiyesi sınırları içinde kalan 3714 km demiryolu kısa zamanda millileştirildi.
1923-1950 yıllar arasında 8460 km´ye ulaşmıştı Anadolu´nun demirağları, Eskişehir´deki Anadolu-Bağdat demiryolu bakım ve onarım atölyesi, düşman işgalinden kurtarılarak cer atölyesine dönüştürülüyor. Ayrıca 1939 yılında Sivas´ta yine bir cer atölyesi inşa ediliyor, tüm imkansızlıklara rağmen. “İnşa ettik yurdu yeni baştan, Demiryollarıyla ördük Anayurdu dört baştan” şiirleri yazılıyor, marşları okunuyordu. Gurbete gidenin, şehre inenin, askere yollananların tek ulaşım aracıydı demiryolları. Şehirler arası nakliye aracı, maden taşıyıcısıydı… “Kara tren gelmez mi ola” türküleri söyleniyordu yanık yanık gurbete gidenler için. Anadolu köylüsünün Osmanlı döneminde uzaktan bakabildiği, görebildiği kara tren Cumhuriyet´in ilanınıyla sömürgeci emellerden kurtarılmış, Anadolu halkının hizmetinde ulaşım ve taşıma aracı olmuştu.
1950 yılından itibaren Menderes Hükümeti ve devamı olan siyasi iktidarlar ABD´yle ekonomik, sosyal, siyasal, askeri alanda kurduğu ilişkiler sonucu demiryolu taşımacılığı bırakılarak karayolları ağırlıklı ulaşım ve taşıma politikası izlenmişlerdir günümüze değin. Marshall kredileri, hibe yardımlarıyla yedek parça ve araba lastikleri verdiler, ardından montaj sanayine bağlı otomobil fabrikalarını mantar gibi kurdurdular, yerli otomobilden uzak durdular. Yollar yapılarak, tüneller kazılarak, kur korumalı, yolcu geçit garantili köprüler inşaa ederek, tır filoları kurmakla övünerek, şehirlerarası yolcu taşımacılığını otobüslere vererek, her aileyi nerdeyse bir otomobil sahibi yaparak bugünlere geldik. Bunun akaryakıtı nereden geliyor demedik, yılda trafik kazalarından ölen binlerce vatandaşı önemsemedik, çevre kirliliğini hiçe saydık, şehir içi trafiği işlemez hale getirdik… 72 yıl sonra benzinin, motorinin litre fiyatı 30 liraya dayanınca, enflasyon can yakar hal alınca, işsizlik diz boyu olunca, döviz kurları başını alıp gidince, çarşı pazar cep yakınca, elektrik, doğalgaz faturaları şişince, Osmanlı döneminde kara trene bön bön bakan Anadolu köylüsü gibi biz de çevremize bön bön bakmaya başladık. Evin önündeki arabayı bile göremez, traktörlerimizle tarlaya giremez, bir yakınımızın, akrabamızın yanına ziyarete bile gidemez olduk.
Geçenlerde çarşıdan eve dönüyordum yaya olarak. Demiryolu garının hemen yan tarafından geçerken, büyük bir kalabalığın çarşıya doğru aktığını gördüm. Demir- Çelik´te çalışırken işe trenle gider gelirdik, böylesi kalabalık iş gidişi ve dönüşünde olurdu. Gerçi daha sonra treni kaldırıp, onlarda kara taşımacılığının modasıyla otobüslerle taşımaya başladılar işçileri. Yaşlı, genç, kadın, erkeke, çocuk… Valizli, çantalı… Merak ettim gençten birine sordum, ‘hayırdır bu kalabalık ne?´ diye Genç; “Trenden indik amca, Mersin´den geliyorum” dedi. “Kalabalık mıydı?” deyince, “Ceyhan´a kadar ayakta geldim” dedi.
Toplu taşıma aracı olarak demiryolu politikasını önemseyen biri olarak, geçmişte tren yolculuğunu küçümseyenlerin kilometrelerce yolu trende ayakta gelişlerine ben de gülümsedim.
Geçmiş iktidarların rafa kaldırdığı, günümüz iktidarında aynı zihniyetle devam ettiği demiryolu taşımacılığı politikası, raflarda tozlar içinde. Toplam 12.803 km demiryolu uzunluğumuz var, bunun 8460 km´si Cumhuriyetin ilk yıllarının ürünü. 72 yılda iktidarların toplamda yaptığı demiryolu 4 bin km. civarındadır. Bugün gelişmiş, kalkınmış Almanya´nın 33.897, Fransa´nın 29.273, ABD´nin 202 bin km uzunlukta demiryolları vardır. Bilimsel olarak demiryolu taşımacılığının ekonomik, güvenilir, daha çevreci, enerji tasarruflu, yol yapımının daha kolay olduğu ve benzeri faktörlerin olduğu tespit edilmiştir. Yemiş iki yıldır inadına bu politikadan uzak durmamız yoksa dış mihraklardan mı?