Nurullah ER


YEREL SEÇİMLERE GİDERKEN

Nurullah ER


Yerel seçimlere giderken liderler siyasi hesap peşindeler.

Siyasi hesapları, koltuklarını koruma ve kendi itibarları adına yapıyorlar.

Siyasi liderler yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’ya odaklanmışlar, diğer iller ve ilçeler nerdeyse bu şehirlerin gölgesinde kalıyor. İstanbul’u kazanmak Türkiye’yi kazanmaktır söylemleriyle belediye seçimleri amacından saptırılıyor. İstanbul’u kazanmak, İstanbul sevdalısı olmak İstanbul’a hizmet adına olmalıdır.

İstanbul’un bin bir sorunu olduğunu bilmeyen yoktur. Bu zamana kadar politikanın üst basamaklarında bulunanlar, şehirleşmenin fiziki yapısı olan ev ve işyerlerini; plansız, kontrolsüz, denetimsiz şekilde müteahhitlere peşkeş çekerek üç beş oy uğruna şehirleşmeyi heba etmişlerdir. Geçen televizyonda deprem uzmanı profesörün İstanbul’da olası  depremi ağlayarak anlatması önemsenmelidir, ciddiye alınmalı bir magazin haberi gibi görülmemelidir.

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler için siyasi partilerin aday adaylığı başvuruları yapıldı. Üyeler ve delegeler aday belirlemede söz ve karar sahibi olmadığına göre iş liderlere düşüyor. Liderler kazanacak aday peşindeler. Bence bir şehrin belediye başkanlığını şu partinin veya bu partinin kazanmasından öte; şehir yaşamına bakışı ve  yapacağı hizmetleri önemlidir. Günümüzde şehirlerin sorunlarını çözüp, yaşanır bir şehir haline getirmek çok zordur. Elini nereye atsan, elinde kalıyor. Onun içindir ki liderler gerçekten şehir ve şehir yaşamını düşünüyorlarsa adayları kendileri belirleyeceğine göre şehirlerin sorunlarını, kısa ve uzun vadeli olarak belirleyerek adayları projeleriyle yarıştırmalı kazandığında da takip etmeli ki, şehir ve şehircilik biraz hava alsın.  

Şehirlerin  yerel seçimleri çok önemlidir, ama Hatay bölgesinin belediye başkanlıkları daha çok önemlidir. Hatay’ın gerek ilçeleri, gerekse de Antakya merkez şehir olarak geçmişten bu yana sorun yumağı idi. Yaşanan deprem de tuzu biberi oldu. Depremde Antakya yerle bir oldu. Diğer yerleşim yerlerindeki hasar ve can kaybı Antakya’yı aratmıyor. Giden canların acısı yüreklerde kordan bir ateş gibi yanıyor. Evleri yıkılanalar yazın sıcağını konteynerlerde, çadırlarda geçirirken, şimdi de kışın soğuyla cebelleşiyorlar. İskenderun’un en gözde yerlerinden olan sahil şeridi depremle birlikte nerdeyse bitti. Her lodos esmesinde, yağmur yağmasında deniz taşarak şehrin iç kısımlarına kadar gelmektedir. Herhangi bir yetkiliden bu zamana kadar sorunun çözümü konusunda kalıcı bir uğraş ve teknik analiz yeterince duymadık. Yalnızca geçici çözümlerle gün kurtarılmaya çalışılmaktadır. Seçilen başkan deprem sorunun kucağında bulacaktır. Evleri yıkılan vatandaşlar verilen vaadler yerine getirilmediğinden kara kara düşünüyorlar. Vatandaş sorunlarının çözümü konusunda yetkili bulamıyor. On aydır bölgemizdeki deprem sorunu, depremi siyasete dönüştürmeye çalışanlarla, kazanca dönüştürmeye çalışanlar arasında gidip geliyor. Depremzede vatandaş başka bir bahara umut bağlıyor.

Derin geçmişinde olduğu gibi bugün de Hatay Doğu Akdeniz jeopolitiği ve Ortadoğu siyasetini belirleyen unsurdur. ABD’nin Ortadoğu politikasıyla Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle Suriye’den ülkemize altı milyon Suriyeli'nin geldiği, bunun bir milyona yakını Hatay’da barındığI söylenmektedir. Hatay Büyükşehir Belediye Başkan’ının yaptığı açıklamaya göre; “Hatay’da doğan her dört çocuktan üçünün Suriyeli olduğunu, çok eşli ailelerin eşlerinin her yıl doğum yaptığını, vatandaşlık, seçme ve seçilme hakkı verilerek şehrin demografik yapısının değişmesiyle bir on iki yıl sonra belediye başkanlığını alabileceklerini" söylüyor. Bunu Hatay gibi stratejik konuma sahip bir şehrin belediye başkanı söylüyor. Bu sözler ciddiye alınmazsa, değerlendirilmezse başka nelere itibar edilecek insan anlamakta zorluk çekiyor.

Hatay dört din mensubunu birlikte yaşatan barışın simgesi olan bir şehirdir. Atatürk’ün hasta yatağında yatmasına rağmen 'Hatay benim şahsi meselemdir' diyerek Türkiye topraklarına kattığı bir ilimizdir.

Şehirler, toplu yaşama mekanlarıdır. İnsanların orada bir araya gelişleri, birbirini yaşamaya tutundurmak içindir. Hatay’da farklı inançlar, etnik yapılar olmasına rağmen birlikte yaşama kültürünün oluşturmuş bir şehrimizdir. Şehrin fiziki konumu birkaç oy uğruna müteahhitlere peşkeş çekilerek şehri görüntüsü olmaktan çıkarıldığı gibi, politikacıların kullandığı ayrıştırıcı dille, Hatay’ın sosyal dokusu, kültürel yapısı oy uğruna heba edilmemeli, Hatay’ı bir yerlere çekmek isteyenlerin önünü açılmamalıdır.

Hatay’ın deprem ve Suriye sorunu ülkemizin öncelikli sorundur. İstanbul önemsendiği, İstanbul sevdalısı olunduğu kadar Hatay sevdalısı da olunmalıdır. Ama siyasi itibar, koltuk koruma adına değil, Hatay’ın tarihin derinliklerinden gelen kültürü ve Atatürk’ün emaneti adına olmalıdır. Seçilen belediye başkanı hangi partiden olursa olsun, kim olursa olsun siyasi iktidar seçilen başkanla işbirliği içinde bölgemizde ki deprem sorununu, şehrin güvenliğini, ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlarını çözmek için siyasi fark gözetmeksizin ülkenin bütün kaynaklarını seferber yapılmalıdır. Yapmalı ki; Hataylıların acıları unutulmasa da; içine düştükleri umutsuzluk ve çaresizlikten kurtulsun. Hatay’da tarihdeki yerini alsın.