Leman GÖÇMEN


Serhat´a hasret

Sevgili oğlum, şeftali yanaklım.



Sevgili oğlum, şeftali yanaklım. Seni 1978´de eline gurbet kınası yakarak okumaya göndermiştik. Ne çok sevinmiştik. Bizim ailenin ilk üniversite talebesi sendin.
Gazi Üniversitesi´nde sınava gideceğin zaman eski bir alışkanlıktır çocuklarımızın sırasında elini tutacak, oralarda ona yol gösterecek tanıdık birilerini ararız. O zaman spor öretmeni olan Şevket Dingiltepe, İskenderun Ortaokulu´nun daha sonra Ordu´nun beden eğitimi öğretmenliğini yapan Ömer Şölen ve de Spor Genel Müdürü olan Orhan Bilgin Ankara´daydı.
Sınavdan 10 gün evvel baban Ankara´ya gidip, ziyaret ederek rica etmişti; ‘Oğlumuz Ankara´ya geliyor, ilgilerinizi beklerim´ demek için. Hepsi de sağolsunlar, ‘hemşerimizin çocuğu geliyor´ diye yapılması lazım gelen ne varsa yapmışlardı.
Aslında çok küçük yaştan sahildeki işyerimiz dolayısıyla yürümeden yüzmeyi öğrenen oğlumdu benim. Bünyesiyle yapısıyla yıldız sporcu, eğitici olmaya yakışır bir yapıdaydı. Gazi Üniversitesi´ni kazanıp orada okumuştu. Daha sonra Hacettepe´de beden eğitimi bölümü kurulurken bir sınav açılmıştı. Gazi´den hocası olan Mehmet Bilir Bey, oraya öğretim görevlisi olanları seçti, oğlum da dahil Hacettepe´de açılan sınava girdiler. Ve benim oğlum oradan emekli oldu. Gerçekten Milli Takım teknik direktörlüğüne seçildi, yıldız bir sporcu oldu. Hem de hentbol oynadı, profesyonel oynadı. Hentbolun gözde olduğu yıllardı. Ancak ben bu kadar gayretin, bu kadar sevincin arkasında derin bir ayrılık acısı çekiyordum.
Müziği çok severim ama, şiirle o güne kadar hiç alakam olmamıştı. Yine günlerden bir gün yazıp çizerken bir şiir sanki dilimden dökülmeye başladı. Başta da söylediğim gibi Serhat´a Hasret diye başladım.
'Doğum günün kutlu olsun sevgili oğlum,
Bayram, seyran gelmedin büküldü boynum
Dağlar, ağaçlar senden selam getirsin
Hasret çekmek, yol beklemek, çile çekmekmiş sonum.
***
Gözüm arkada kalmadan yuvanı kursam,
Gönlünde yatan eşi tez elden bulsam,
Geleceksin diye beklediğim bitmez yolları,
Biraz koşsam, biraz uçsam, sana ulaşsam.
***
Çikolata sakladım, gelip yemedin,
Bugün dolma yaptın mı anne demedin,
Ben hayata yenik düştüm, çaresiz kaldım,
Dertlerine deva bulamadım, sitem etmedim.
***
Bu sözlerim seni sakın üzmesin,
Hentbollu günlerine gölge düşmesin,
‘Ben de özledim annem´ diyen dillerin her zaman şad olsun,
Neşe dolsun, beni söylesin.
Annen Leman'
Böylece duygularımı bu satırlara dökmüştüm. Şimdi kısa bir süre de olsa yanımdasın. Gece uyanıp uyurken saçlarını okşuyorum, üstünü örtüyorum, dönüp yatıyorum. Sanki odalara kokunu doldurmak istiyorum. Çok şükür senin de yolunu bekleyen oğlun Efe var. Sana daha nice mutlu, başarılı yıllar diliyorum.
Bodrum çok uzun bir yol. Ben gidip gelemeyeceğime göre arada bir beni hatırla, ziyaret et, güneş batarken sobamı yak; ‘Hadi anneciğim gel, sobanın üstünde bir kül kahvesi yapalım, beraberce içelim´ de.
Seni hasretle ve sevgiyle uzaktan da olsa kucakladığımı hisset diyorum.
Hoşçakalın