Recep YILDIRIM


Şehir Ayağa Nasıl Kalkacak?

Recep YILDIRIM


Şair, şehrini övecek. Bu, onun görevi ve sorumluluğudur. Nedim’in en ünlü kasidesi İstanbul Kasidesi’dir. Binlerce kaside yazılmış; padişahlara, vezirlere, valilere... ama zaten az mısra hatırlanan divan edebiyatından en çok bilineni İstanbul üzerine yazılanıdır. Görüyorsunuz, şiir bile şehir üzerine yazılanı belleğe daha kolay nakşediyor.

“Bir şehr-i Stanbul ki bi mislü bahadır
Yek pare sengine Acem mülk-i fedadır”

Kaside bir tür sipariştir. Şair bir devlet büyüğünü över ve karşılığında para, altın, at, ev, himaye alır. Bir alışveriştir kaside ve bu nitelik şiirin ruhuna aykırıdır. Nef’i, en değerli kaside yazarıdır ama toplum Nef’i adı anılınca onun kasidelerinden çok hicivlerini (yergi) hatırlar çünkü şair orada içtendir, duygularını olduğu gibi yansıtır. Yergiden kazanç sağlayamaz ve bu durum şairi dürüst kılar.

“Tahir Efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir
Malikî mezhebim benim zira
İtikadımca kelp tahirdir”

Nef’i, 4. Murat için pek çok kaside yazmış, 4. Murat tarafından saraya alınmış ve çok sevilmiştir. Yazdığı hicivden dolayı da bizzat padişahın emriyle boğdurulmuştur. Nef’i hayatını konfor içinde geçirmesini sağlayan kasideleriyle değil hayatına mal olan hicivleriyle daha çok anılmaktadır bugün.
Şair, yaşadığı kenti övecek ama kentin ileri gelenlerini eleştirecek. Şair, güzelliklerini en değerli sözcüklerle anlattığı kentin yok edilmesine isyan edecek, böyle yapmazsa içtenliğini yitirir şair. Altında oturduğu ağaç, yıldızları izlediği kaya, kokladığı çiçek, omuzuna konan serçe şairden hesap sorar ve daha kötüsü şairi kendinden yoksun bırakır.
Yerel yöneticilerimizi seçtik. Türkiye’nin renkleri bir hayli değişti. Bakalım uğruna şiirler yazılacak kentler kurulacak mı ya da uğruna şiirler yazılmış kentler korunacak mı? Umarım kalemler yöneticilere karşı olabildiğince sivri, kentin nakışları için olabildiğince yumuşak ve özenli olur.