Leman GÖÇMEN


Şair Ahmet Karaca

Leman Göçmen


Güzel sanatlar, insanlara Allah tarafından özel olarak bağışlanırmış. 

Şairimiz Ahmet Karaca, İskenderun´umuzun en güzel köylerinden biri olan, denize nazır Akarca´da dünyaya gelmiştir. Bu köyde kadın ozanlarımız da vardır. Babaannem de Akarcalılı olduğu için bu köyde ozan kadınların da yetiştiğini bilirim. Ancak kadın bir kadın ozanımızın da kocası izin vermediği için belki onlarca, daha fazla ezbere okuduğu şiirlerinin bir tanesini bile rica etmiş, alamamıştım.
Şair Ahmet beyimiz benim akrabam da olur. “Senin şiirlerin de Safiye gibi kaybolup gitmesin” demiştim. O günden bugüne bir türlü kısmet olmamıştı. Kendisi devlet memuru olarak Gümrük Muhafaza memurluğundan Türkiye´nin pek çok yerlerini dolaştıktan sonra emekli oldu. Akarca´nın çok çok tepesindeki yaylalarda yazını geçiriyor. Ne yazık ki eşi Fatma Hanım çok genç yaşta felç geçirdi. Biliyorsunuz bazı hastalıkların çaresi olmuyor. Şairimiz eşiyle ilgili belki kitaplar dolusu şiir yazmıştır. Buradan eşine de selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Akarca´dan sonra Peynirlik Yaylası vardır. Yazlarını orada geçirirler. 3 tane evladını okuttu. Hepimizin başında olduğu gibi herbiri Türkiye´nin bir yerinde görevlerini yapıyorlar.
Kaybolan şairlerimiz, ozanlarımız deyince…
Çok yıllar önce, henüz televizyonun hayatımıza girmediği günlerde Refik Ahmet Sevengil İskenderun´a araştırmacı olarak gelmişti. Bu bölgenin diyebilirim ki en büyük ozanı olan Osman Telli vardı. Osman Telli´yi gidip Akarca´da yakalamış. Bütün şiirlerine hayran olmuş, ancak Osman Telli, yine bir cehalet eseri olarak ‘sana verirsem benim şiirlerimi çalarlar´ demiş. Halbuki o ayağına gelen büyük bir fırsatı kaçırmıştı. Sevengil, bir tane şiir alamamasına rağmen Osman Telli´ye kartını vermiş ve ‘Ankara´ya, Radyoevi´ne de gel, bana ulaşırsın” diye ısrarda bulunmuş.
Rahmetli babam 1958´de vefat ettiği zaman Osman Telli hayattaydı. Babamın ölümüyle ilgili yazdığı şiiri rica etmiştim, ancak ne getirdi ne de verdi. Sadece ayak üstü sohbette dinlediğim şiiri ne yazık ki vermedi, ele geçiremedim.
80´li yıllarda bölgenin yine önemli şairlerinden biri olan Gül Ahmet ve Çukurova Üniversitesi´nin Güzel Sanatlar bölüm başkanı Halil Atılgan´la beraber Osman Telli´nin evine, çocuklarına misafir olduk. “Bakın kardeşlerim, benim babam da buralı, ben de buralı sayılırım. Daha evvel babanızı Ankara´dan çağırdılar biliyor musunuz?” dedim. “Evet biliyoruz” dedi iki kardeş. “Peki basılması, Türkiye´ye malolması konusunda lazım gelenin yapılması için babanızın şiirlerini paylaşın. Lütfen, bu bölgenin insanı araştırma yapıyor, bu fırsat kaçmaz” demiştim. “Öyle kurallar var ki, bugün artık kimse kimsenin şiirini çalamaz” dediysem de çocukları, “Bize bunlar emanet, veremeyiz” dediler yine. Halil Atılgan, buradan Ankara´da Kültür bakanlığında görevli şimdi. Buradan selam olsun. Halil Atılgan´ın Işıklı, Kıcı ve Akarca´da kültürel ve geleneksel yaşama ilişkin yaptığı çalışma ve derlemeleri kitap basıldı. Ancak Osman Telli´nin bugüne gelen bir tek şiiri yer almadı.
Ama bugünün şairleri Ahmet Karaca dahil yine şiirlerini yazıyor. Ve artık böyle sakınan yok. Bir tek aşık Osman Telli´nin şiirlerine ulaşamamıştık.
Övünerek söylüyorum, bu köyde pek çok kadınlı erkekli ozanlar yetişti. Ben de dahi, arada karalamalar yaparım. Sayın hemşerilerim alınmasınlar, onları seviyorum, ama bundan sonra eğer böyle saklayanlar varsa şiirlerini paylaşsınlar, kitap haline getirsinler ve ebediyete kadar yaşatsınlar.
Şairimiz Ahmet Karaca´nın şiirlerinden bir örnek yazımıza ilave edeceğiz. Şiirlerinin çoğunu genç yaşta rahatsızlanan eşine ithaf etmiştir. Ona da sağlık diliyor, gözlerinden öpüyorum.
Ahmet bey hepimizi köyüne davet ediyor.
İnşallah diyelim ve hoşçakalın.

NE OL, NE OLMA
Paranı ver,
Gönlünü ver,
Canını ver ama,
Sırrını verme!

Günlerini say,
Servetini say,
Büyüklerini say ama,
Yerinde sayma!

Emek ver,
Kulak ver,
Bilgi ver ama,
Boş verme!

Satıcı ol,
Alıcı ol,
Kalıcı ol,
Bulucu ol ama,
Bölücü olma!

Eşini beğen,
İşini beğen,
Aşını beğen ala,
Kendini beğenme!

Fidan büyük,
Garip doyur.
Çocuk besle ama
Kin besleme!

Davet et,
Hayret et,
Tövbe et ama
İhanet etme!

Hedefe koş,
Cihada koş,
Yardıma koş ama,
Ortak koşma!

Elini aç,
Gözünü aç,
Kapını aç ama,
Ağzını açma!

Okumaktan zarar gelmez,
Oku ama,
Lanet okuma!

Rakibini geç,
sınıfını geç ama,
Gülüp geçme!

Ev al,
araba al,
abdest al ama,
Beddua alma!

Zulmü devir,
nefsini devir ama,
Çam devirme!

Yaklaş, konuş, tanış ama,
Uşaklaşma!
Doğrul, devril ama,
Eğrilme!
Seslen, uslan ama yaslanma!
İtil, atıl ama satılma!