Halit KATKAT


Sadece eleştiri yetmez program da lazım

Halit KATKAT


Son günlerde devlet mafya ilişkileri yoğun olarak tartışılıyor olsa da bunun sonucunda tartışmanın gelip dayandığı yer adalet sistemi oluyor. “Adalet yok”, “yargı neden müdahale etmiyor”, “savcılar nerede ya da cesaretli savcı yok mu” kelime ve cümlelerini çok duyar olduk. Hele yargı sisteminin suçluları değil de suçluya laf edenleri zapturapt altına alma çabaları yaygınlaşınca ve sosyal medyada yaygın tepkilere neden olunca daha çok duyar olduk.

Bugün muhalefet edenlerin (sol ya da sağ) yazı, konuşma ve eylemlerinde en çok yaptıkları şey iktidardaki partinin eleştirisi ve teşhiridir. Evet sizin bir sistemi değiştirme yani insanların temiz çevrede ve iş, aş sorunu olmadan, şiddete değil demokrasiye dayalı bir sistem talebi sorununuz yoksa, ülkenin ve halkın geleceği sorununuz yoksa yapacağınız şey bundan ibaret olur.
Halbuki olaya bilim ışığında bakıldığında iktidarın göründüğü gibi bir parti ya da kişiden ibaret olmadığı anlaşılır. Ki, bu son olaylarla daha da su yüzüne çıkmıştır. İktidar, bir sınıf sorunudur. Bugün de uluslararası sermaye ile işbirliği yapan burjuva sınıflar iktidarda yer almaktadır ve kendi adaletini, kendi ekonomisini ve kendi demokrasisini sağlama alma gayreti içindedirler. Yönetemez duruma gelen burjuva iktidarlar tarikat, cemaat ve mafya vb. toplumun en geri katmanları ile ortaklık yapmaktan çekinmezler. Bunu ‘yönetemiyorlar iktidarı bırakacaklar´ biçiminde yorumlamak yanıltıcıdır. Onlar kendi biçimlerinde, yani yönetemedikleri yerde zor ve şiddeti, aygıtlarını devreye sokarak yönetirler.
Toplumsal muhalefet, partiler, sendikalar, meslek odaları vb. kitle örgütleri artık geleceği tartışmalı ve halk için demokratik, adil ve sömürüsüz topluma giden yolu nasıl şekillendireceklerini tartışmalılar. Toplumun kendiliğinden sadece teşhir ve eleştiri ile gelişen toplumsal hareketle bir yere varamayacağını en azından gezi örneğinde olduğu gibi görmeliler. Geleceğin sömürüsüz toplumuna hangi sınıflarla, hangi yollardan yürüyerek varacaklarını kitlelere açık bir biçimde göstermeliler. Kitleler programı kavradığı oranda bir güç haline gelir. Yarının toplumuna giden mekanizmalar bugünden kurulmak zorundadır.
İngiliz burjuvazisi parlamentoyu ve iktidarı feodal saray temsilcileriyle paylaşırken Fransız devriminde burjuvazi kendi temsilcileriyle oluşturduğu meclisle iktidara yürüdü. Rusya´da işçi sınıfı, Çarın Meclisi Duma´yı tanımayarak kendi meclisleri olan Sovyetlerle iktidarını kurudu. Ülkemizde ise İstanbul´da Osmanlı sarayının Meclisi Mebusanı varken işgal koşullarından da yararlanan Mustafa Kemal önderliğinde bürokrat, burjuva ve toprak sahibi sınıfların temsilcilerinden oluşan TBMM ile yeni cumhuriyeti kurdu.