Halit KATKAT


Politika ve emekçilerin parlamento ihtiyacı

Halit KATKAT


Politika kelime anlamı ile çok yüzlülük demek, ama bunu olaylara çok yönlü bakmak ve yolunu ona göre seçmek olarak tercüme edebiliriz.

Bu tanımı bilsin ya da bilmesin her birey günlük yaşamda kendine göre bir politika izler. Ama politika kitleler adına yapılırsa bu malını pazarlayan tüccarın durumu gibi olur. Bu pazarlamada politikacı, yani politikayı meslek edinen kişi bir kazanç umarak yapar. Bu kazanç illa da para olmaz. Bazen itibar, bazen partisine oy, bazen kendisine makam en çok da kendi görüşüne iktidarı kazandırmak için olabilir.

Kapitalist sistemde parlamentolarda yer alan üyeler bazı yerlerde parlamenter, bizde milletvekili olarak anılır. İsminden de anlaşıldığı gibi bunlar milletin ya da seçildiği kentin vekilleridirler. Bu sistem burjuvazi açısından iyi düşünülmüş bir sistemdir. Ve bu sisteme “demokrasi” denmiştir.

Demokrasi bütün kitleleri  içine çeken sihirli bir kavram. Ama aynı zamanda toplumdaki sınıf ayrımlarının üstünü örten bir kavram. Öyle ya milletin vekili, hepimizin çıkarını ücretsiz savunacak bir vekil. Bu örgütsüz kitlelerin işine gelen de bir sistemdir. Ben taşın altına elimi sokmayayım oy verip “demokratik görev”imi yapayım. Vekiller donanımlı, bilinçli, konuşunca bilinçsiz kitleler “bu vekil benim hakkımı benden iyi savunur” diyerek oy verir; ya da “bu benim dinimden, mezhebimden”; “bu benim milliyetimden” ya da “benim partimden” diyerek oy verir. Bütün bunlar kapitalist sistemin esas özünü kapatmak için iyi bir örtüdür. Toplumdaki her türlü sınıf ayrımları, işçi ile patron; sömürenle sömürülen arasındaki ayrımlar bu demokrasi oyununda görünmez olur.

Bunlar arasında ben işçilerin partisiyim, köylülerin partisiyim diyenler de olabilir. Böyle deseler de bu partiler o sınıfların iradesini yansıtmaz. Çünkü kendi sınıf politikalarına kendileri karar vermezler. Verseler ve hatta iktidara gelecek oyu alsalar dahi kapitalist sistem onlara iktidarı vermeyecek kadar donanımlıdır. Bu partiler samimi olsalar bile onların iradesinden bağımsız olarak işçilerin örgütlenmesinde kafa karışıklığı ya da sendika mı parti mi ikilemi oluşacaktır.

Onun için bu sistemin değiştirilmesi için, emekçi sınıflar kendi iradesini yansıtan bir temsil sistemi oluşturmalılar. Bunun yolu da burjuva parlamentosundan ayrı olarak üretim temelli örgütlenme yani sınıf sendikaları ve meslek örgütleri temsilcilerinden oluşacak temsilciler meclisi şeklinde olmalıdır.