Mükremin KURTCEPHE


PAYAS BELEDİYESİNE ADAY OLACAKTIM

KESER DÖNER SAP DÖNER


Başlığı gören bazı okuyucuların “Sıcaklarda geçti ama bu yine kafayı bulmuş” dediklerini duyar gibiyim. Başlığın esas nedeninin okuyucuların içinden geçirdikleriyle ilgisi yok. Benim özgüvenimden kaynaklanan bir şey.
Nede olsa kayıtlı üyeydim. Tahsilim terbiyem de var ve yerindeydi bana göre. Parasızlıktan hovardalık yapamadığım için, adım azgın teke diye çıkmamıştı. Geçmişte bir yerlerden ihale alıp, kimseye boyası, beyaz donlarına çıkan kumaşı, iki kat fiyata satmamıştım. Parti değiştirmemiş, partili olmayan adayların bir yerlere gelmesi için, genel merkeze telkin yapmaya da gitmemiştim.
Eskilerin deyimiyle aday adaylığı için çöpsüz üzümdüm. Payas´ta solcu olmasalar da hemşerilerim vardı. Benim gibi bir aday dururken gidip de başka adaya oy verecek halleri yoktu. Daha doğrusu böyle düşüneceklerini sanıyordum.
Evdeki hesap çarşıya uymaz derler ya. Sanki benim aday adaylığım için söylenmiş. Ben kendimi Payas belediye başkanı olarak hayal ederken, öğrendim ki başvuru için beş bin lira harç yatırmam gerekiyormuş. İçimden o iş kolay diye geçirdim. Emekli maaşımı aldığım bankadan ikide bir telefon edip mesaj gönderiyorlardı. Kredi vermek için, gider alırdım.
Ben bu hayaller içinde yüzerken, boş bulunup cahillik ettim. Faydasız arkadaşlarımdan birine fikrimi açtım ki destek olsun. “Yürü len, yakışır sana, olanların senden ne fazlalığı var” deyip, “beni de yardımcın yaparsın artık, sonuna kadar yanındayım” diyeceğini sandım.
Aldanmışım. Yılların arkadaşımı tanıyamamışım. Düşüncemi anlattığımda; yüzüme değişik bir ifadeyle baktı. Sanki içinden “vah garibim. Şimdiye kadar belli etmeyip gizledi amma, tam Feyruz´luk olmuş” der gibiydi. Bakışı hoşuma gitmediği için saldırı vaziyeti alıp, üstüne üstüne gittim. “Ne o? Beğenememiş, onaylamayan bir halin var gibi. Benimle bir derdin varsa çekinme söyle” diye de diklendim.
“Seninle bir derdim yok da, aday adaylığını biraz garip buldum. Sonra Payas´ta partili kıtlığı mı varmış? Kimim cenazesine, kimin düğününe gittin? Seni orada kim tanır, çalışma ekibi oluşturabilir misin?” dedi. “Konuyu çarpıtma, cenazenin düğünün aday olmamla ne ilgisi var? Siyasi değerlendirsene” dedim.
Kafasını sağa sola çevirip, lâ havle çekip, cık-cık ettirdikten sonra: “Bende tam senin dediğin gibi siyasi olarak değerlendiriyor ve öyle bakıyorum. Payaslılar sana demez mi? Kendine güveniyor, potkan sıkıyorsa neden yaşadığın, yıllardır oturduğun İskenderun´dan aday olmuyorsun da buraya gelip aday oluyorsun demezler mi?” dedi.
“Kabahat sende değil. Seni arkadaştan sayıp akıl danıştığım için suç bende, de get, senin gibi arkadaş olacağına hiç olmasın daha iyi” dedim. Adaylığımı destekleyip, ‘aday ol. Payas´lılar senden iyisini mi bulacaklar?´ demiyor. “Payas´a gidelim. Partinin kaşarlanmış eskilerinden yanımıza birkaç yandaş bulur, Lütfü Savaş´la vekillerden birini yanımıza aldık mı, işimiz tamam. Ankara seni kesin atar. Öyle ön seçimmiş, partililer oy vermez, onaylamazmış, geç bunları” diyeceğine kalkmış akıl veriyor.
Bir yerlere aday olacaklara benden bilâ bedel nasihat. Böyle arkadaşlarınıza sakın danışmayın. Siyasette kafanıza göre takılın. Candaş olmasa da yandaş bulacağınız kesin.