Halit KATKAT


Özelleştirmeler ve Dışa Bağımlılık

Halit Katkat


Önce zarar ediyor diye satışa çıkarılan kamuya ait kurumlar, daha sonra devrin Maliye Bakanı Unakıtan´ın deyişi ile “kår etse de etmese de satacağız”a dönüşerek bir bir satılmaya başlanmıştı. AKP iktidarının birinci yılında SEKA parça parça satıldı. SEKA´ya hammadde temin eden Orman Ürünleri Sanayi AŞ, SEKA´dan önce zaten özelleştirilmişti. Böylece kâğıtta uluslararası tekellere bağımlılığın yolu açılmış oldu. SEKA´nın tasfiyesi hammadde üretiminde büyük bir boşluk yarattı. TL´nin dolar karşısında aşırı değerli olduğu dönemde her şey yolunda gibiydi. Ancak TL´nin dolar karşısında yaşadığı hızlı değer kaybı bir anda hammadde fiyatlarına tavan yaptırdı. Türkiye´de kâğıt tüketiminin yaklaşık yarısı ithalat ile karşılanıyor. DİSK/Basın-İş Sendikasının verdiği bilgiye göre 2017 yılı Kasım ayında 45 kuruşa mal olan bir günlük gazetenin bugün maliyeti 80 kuruşa çıktı. Bazı gazeteler basımlarına ara verdi, gazete ve dergi fiyatları arttı. Gazete okurları gazete alırken artışı fark ederken, okumayanlar da tuvalet kâğıdının artışından kâğıt zammını fark ettiler.

Burada SEKA´nın önemini bir örnekle açıklamak gerekirse: Dr. Murat Özveri 29 Ağustos´ta Evrensel´deki köşesinde şöyle yazmıştı: 1994 krizinde dünya piyasalarında selüloz ve kağıt fiyatları 1000 doların üzerine çıkmış; SEKA 600 dolar civarında bir fiyatla iç piyasaya kâğıt vererek kriz karşısında takoz rolü üstlenmişti.

Fortune Dergisinin 500 listesine göre 2017 yılında en çok kår eden ilk 8 şirketin 5´i kamuya aitti. 1. Sıradaki TÜPRAŞ, 2. sıradaki ERDEMİR, 5. sıradaki TELEKOM ve 8. sıradaki Petrol Ofisi çoktan özelleştirildi. 3. sıradaki Türk Hava Yolları´nda özelleştirme ile kamunun payı yüzde 50´nin altına düşürüldü

Türkiye´nin en büyük ve en kârlı şirketi olan TÜPRAŞ´ın yüzde 51 hissesi 2005 yılında Koç-Shell ortaklığına 5.6 milyar TL´ye satılmıştı. Oysa borsaya bildirdiği verilere göre, TÜPRAŞ, 2006 yılından 2018 yılı Temmuz ayına kadar toplam 18.9 milyar TL kâr elde etti. Özelleştirmeyi takip eden yıllarda TÜPRAŞ´ın yüzde 51 hissesinin tamamına sahip olan Koç ailesi, kazandığı kaynağın büyük kısmını da özelleştirme ortaklığı gereği ham petrolünün yüzde 40´ını aldığı İngiltere merkezli petrol tekeli Shell´e aktardı.

Türkiye´nin ilk ve tek bütünleşmiş petrokimya şirketini olan PETKİM bugün Azerbaycan devlet petrol şirketi Socar tarafından işletiliyor.

Türkiye´nin en büyük limanı olan Mersin Limanı´nı Singapur devlet şirketi ile Avustralyalı bir şirket ortaklaşa işletiyor. Mersin Limanı kårlılıkta 64. sırada.

Türkiye´nin en kårlı 5. şirketi olan TELEKOM önce yerli bankalardan alınan kredilerle Suudi Oger Grubu´na devredilmiş sonra kredi borçlarını ödeyemediği için bankalar tarafından şirkete el konulmuş. Bu arada kazandıklarını şirket kendi ülkesine transfer etmiş.

2017 Yılı verilerine göre Türkiye´nin en kârlı ikinci şirketi Erdemir Demir Çelik AŞ (Erdemir, 2006 yılında Ordu Yardımlaşma Kurumu´na (OYAK) satılmış; o dönem Türk Metal Sendikasının Genel Başkanı olan Mustafa Özbek, “OYAK´tan daha milli şirket var mı? Arkasında TSK var” demişti. Oysa aynı OYAK´ın ilk işi Lüksemburg merkezli Arcelor şirketi ile ortaklığa soyunmak olmuş, ancak bu ortaklık Rekabet Kurulu´na takılmıştı. Erdemir özelleştirilmesi nedeniyle ağır bir mali yükün altına giren ve yabancı ortak arayışlarından vazgeçmek zorunda kalan OYAK, 2007 yılında OYAK Bankı, Hollanda kökenli uluslararası bankacılık zinciri ING Bank´a satmıştı.

TEKEL´in sigara bölümü İngiltere merkezli British American Tobacco´ya satıldı. TEKEL´in alkol bölümü ise el değiştire değiştire İngiltere merkezli Diageo şirketinin eline geçti. AKP iktidara geldiğinde tütün ihracatçısı olan Türkiye bu gün ithalatçı konumunda. Tütün üretici sayısı 400 binlerden 50 binlere, tütün üretimi 160 bin tondan 60 bin tona düşerken; ithal tütünün iç pazardaki payı yüzde 90´lara yaklaştı. Tütün pazarı uluslararası tekellerin eline geçti.

2018 yılında ABD merkezli şeker devi Cargill, henüz özelleştirilmemiş şeker fabrikalarının en kısa sürede özelleştirilmesini talep etti. Cargill´in talepleri adeta emir telakki eden iktidar, kısa sürede şeker fabrikalarının özelleştirilmesine hız verdi. Şeker piyasası böylece bu Amerikan tekelinin eline geçti.

Et Balık Kurumunun özelleştirilmesi ise bu gün et piyasasında dışa bağımlılık ve sağlıksız etlerin piyasaya girmesini ve bu günkü karmaşayı yarattı.