Sadullah ÇAĞLAR


KÜLTÜR VE SANATIN İNSANA YANSIMASI

Sadullah ÇAĞLAR



Bilgi insan beynini geliştiren temel kaynaktır. İnsanı diğer canlılardan ayıran şey düşünmeye başlamasıdır.
İnsanın gelişme süreci, doğanın sırlarını çözmesinden sonra başladı. Doğanın esiri olmaktan kurtulan insan sonuçta doğayı yendi.
Geçmişte veba ya da sıtma hastalığından binlerce insan sokakta ölüyordu. Çaresiz yığınlar hastalıktan kurtulmak için yardım bekliyordu. Süreç içinde gelişen uygarlık insan yaşamını tehdit eden tehlikeleri bertaraf etti. Geçmişteki kızamık, verem gibi hastalıklar tarihe karıştı.
İnsan sanayileşme ile pek çok engeli aşsa da kapital sistem insanın gelişmesini hastalıklar kadar engelleyici olabiliyor.
Einstein atom enerjisini keşfettiği zaman bu yeni buluşun insanlığa faydalı olacağına inanıyordu. Ancak 2. Dünya savaşının sonlarına doğru, 1945 yılında, ABD, Japonya´nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası atıp 450 bin insanın ölümüne yol açınca, Einstein kendini suçlu hissetti; Eğer atom enerjisinin silaha dönüştürüleceğini bilseydim, atomun ana maddesi olan uranyumu toprağa gömerdim. Zira insanların ölümünden kendimi sorumlu tutuyorum.
Birleşik Devletler asla hür dünya ülkesi olmadı. 2. Dünya savaşından önce 1937 yılında ABD´ye iltica eden Einstein, savaş sonrası ABD´yi terk eder. Kapital düzenin yarattığı insanı yorumlayan çağın bilim insanı; İnsanın ön yargısını değiştirmek, atomu parçalamaktan daha zordur.
Fransız edebiyatının ölümsüz yazarı Stendhal, burjuva demokrasisini şiddetle eleştirir. Destansal romanı Kırmızı ve Siyah´ta fakir genç Soralin´in zengin bir kadına olan aşkını kapital sistemin kabul etmediğini anlatır. 1871 Paris ayaklanması sürecinde kendisinin de ordu mensubu olduğunu ve halkla karşı karşıya gelmemek için ordudan istifa ettiğini anlatır. Yazar aynı eserinde burjuvazinin süreç içinde demokrasi ile yolunu ayırdığını anlatır.
Dostoyevski Suç ve Ceza romanında Çarlık Rusya´sının panaromasını çizer. Yoksul bir öğrenci olan Raskolnikov hayatının baharında tefeci yaşlı bir kadının evinde kiracıdır. Gün gelir ev kirasını ödeyemez. Tefeci kadın Raskolnikov´un eve geliş saatinde kapıda bekler, ama nafile. Sonunda Raskolnikov yaşlı kadını öldürür ve bütün parasını alır. Fakat genç Raskolnikov pişmanlık duyar ve üzülür yaptığı şeyin büyük bir hata olduğunu anlamıştır.
Suç ve Ceza romanı mülkiyet hırsını ve yoksul bir insanın suça itilişini anlatır.
Evrensel titatro oyunu yazarı Brecht, savaş sonrası Batı´yı terk edip Doğu Almanya´ya yerleşme nedenini şöyle açıkladı; Ben emekten yana bir sanatçıyım. Ve dizelerinde; Kim yaptı yedi kapısını Thebal kentinin, Kralların adını yazıyor tarih, Kocaman taşları krallar mı taşıdı?
İlya Ehrenburg Fırtına adlı romanında Avrupa´da yaşan zengin bir Rus´un 1936 yılında ülkesini ziyaret ettiği anısını anlatırken; Şaşırtıcı olan Batı´nın yüz yılda başardığı sanayi devrimini yüz yıla sığdırmışlar. Moskova´ya mükemmel bir Metro yapmışlar. Eğer savaş çıkarsa Almanları bile yenerler.
Knut Hamsun Açlık adlı romanı ile 1920´de Nobel edebiyat ödülünü aldı. Romanda insanın açlıkla mücadelesini anlatır. Çöplükte ekmek arayan Kristian aradığı ekmeği bir türlü bulamaz. Açlıktan perişan bu insanı kimse duymaz. İş arar ama çaldığı kapılar yüzüne kapanır. ‘Acaba bir suç işlesem ve hapse girsem, açlıktan kurtulur muyum´ diye düşünür. Hiçbir yazar açlık çeken insanı bu kadar güzel anlatmamıştır.
Fakat süreç içinde Almanya, Norveç´i işgal edince Açlık romanının yazarı Knut Hamsun, Hitler´i öven yazılar yazdı ve bu yüzden savaş sonrası ülkesi Norveç tarafından suçlandı ve vatandaşlıktan çıkarıldı.
Amerikalı Demokrat besteci Hans Eisler 2.Dünya savaşından sonra, ABD´de kurulan komisyonlarda demokrasi düşmanı Senatör Mc Carty tarafından yargılanır ve kendisine Charlie Chaplin (Şarlo) ile arkadaş mısın diye sorulur. O da; Evet, onun film müziklerini ben yaptım ve onunla arkadaş olmaktan gurur duyuyorum.
Genel kültür ve sanat, modern inanın yaratılmasında belirleyici olmuştur.