Çağla Yücel


Gestasyonel diyabet ve beslenme

Çağla YÜCEL


Gestasyonel diyabet, bireyde ilk defa gebelik sırasında saptanmış kan şekeri yüksekliğidir. Gebelik dönemlerinde oldukça yaygın olan metabolik bir hastalıktır. Gestasyonel diyabetli bireyin gebelik öncesi diyabeti yoktur, ancak gebelik döneminde bazı hormonların aşırı salgılanması sonucu, insülin salınımın bozulması veya insüline duyarlı dokularda azalmış glikoz kullanımı gibi durumlar kan şekerinin yükselmesine neden olur. Bu durum geçicidir. Yani doğumdan sonra insülin direnci ortadan kalkar ki bu durumda anne adayının da diyetisyenin tavsiyelerini yerine getirmesi çok önemlidir. Gebe bireyde özellikle gebeliğin 24. haftasından itibaren kan şekeri hızlanarak artar. Bu yüzden uzmanlar tarafından yapılan şeker yüklemesi kesin tanı için önemli ve gereklidir. Tanı sonrası bireyin gestasyonel diyabet olduğu saptanırsa tedavinin zamanında başlanılması ve tedavinin sürdürülmesi çok önemlidir.

Öncelikle böyle bir durumda tanı konulduktan sonra bireyin diyetisyene gidip beslenmesine uygun bir yol izlemesi şarttır.
Bu tedavi edilmezse birçok tehlikeler beraberinde gelir. Bebek plasenta yoluyla annenin aldığı besinlerden beslenir. Eğer uzmanlar tarafından uygun görülen tedavi birey tarafından uygulanmazsa annede aşırı yükselen kan şekeri bebekte de fazla insülin salgılamasına yol açar. Aynı zamanda büyümeyi de uyaran insülinin fazla salgılanması sonucu bebek anne karnında fazla büyüyerek doğum ağırlığı 4.000 gramın üzerine çıkar. Ancak yeni doğmuş bir bebeğin olması gereken doğum ağırlığı 3.000-3.500 gram (3-3,5 kg) olması bebeğin sağlığı için ideal bir ağırlıktır.
4.000 gramın üzerinde doğan bebekler makrozomik bebeklerdir. Yani olması gereken ağırlıktan fazla olan ‘´iri bebek´´lerdir. Bu durum bebekte şeker düşüklüğü, sarılık, solunum sıkıntısı gibi birçok sağlık sorunlarını beraberinde getirir. Hatta bebeğin ergenlik veya yetişkinlik döneminde de obezite, kalp hastalıkları, diyabet (şeker hastalığı) gibi birçok hastalığa davetiye çıkarmasına sebep olabilir. Bu risklerin gerçekleşme olasılığını azaltmak için annenin diyetisyen kontrolünden geçmiş ve verilen tedaviyi uygulamış olması gerekmektedir. Aynı zamanda annenin kan şekeri kontrolünü her gün düzenli olarak yemek öncesi ve yemek sonrası ölçüp not etmesi gerekir. Ölçülen kan şekerinin açken olması gereken değeri 100 mg/dL‘nin altında olması; Tokluk kan şekerinin de 120 mg/dL civarında olması gerekmektedir.
Beslenme tedavisi ise bireye özgüdür. Tedaviye ilişkin genel olarak yapılması gerekenler bulunmaktadır. Biliyoruz ki en büyük sağlık sorunlarının başı aşırı kilo alımı; bu nedenle fazla kilo alımını önlemek için şeker ve şekerli yiyecek-içeceklerden, unlu ve aşırı yağlı besinlerden uzak durmanız gerekir.
Beyaz et (tavuk, balık) tüketimi tercih edilimeli, kırmızı et tüketimi azaltılmalı, yiyecekler az tuzlu olmalı ve sofrada tuz kullanılmamalıdır.
Pestisit tehlikesine karşı sebze, meyve ve kuru baklagiller iyice yıkanmalı.
Ekmek tüketilirken tam buğday olması kan şekerinin daha yavaş yükselmesini sağlar. Bu yüzden ekmekler beyaz ekmek değil tam buğday, çavdar olmalı. Kepekli ekmeği önermiyorum çünkü kepek vücutta demir mineralinin bağlanmasına yol açarak demir eksikliğine neden olabilir.
Alkol ve sigara kesinlikle kullanılmamalıdır.
Çay, kahve tüketimi de azaltılmalı. Tüketilen çay, kahve yemekten en az yarım saat sonra tüketilmelidir.
Organ etleri, sosis, salam, sucuk, pastırma tüketimi sınırlandırılmalı
Besinleri kızartma yöntemi ile değil fırında, haşlama veya buğulama yöntemleri tercih edilerek tüketilmeli.
Asitli içecekler ve meyve suları tüketilmemelidir.
Meyve suyu yerine meyvenin kendisi tüketilmeli, çünkü meyveden alınan posa ile kan şekerinin daha yavaş artması sağlanarak kan şekeri dengelenebilir. Ancak diyetisyeninizin önerdiği miktarda meyve tüketimine özen gösterin.
İyice yıkanmış çiğ sebzelerin tüketimi de yine posa açısında oldukça önemlidir.
Gestasyonel diyabet dışında herhangi bir sağlık sorununuz yoksa ve doktorunuzdan egzersiz için onay almış iseniz günde 20-45 dk arasında değişen ortalama bir süre de hafif tempoda yürüyüş yapılabilinir. Yapılan düzenli egzersiz sonucu yüksek seyreden glikoz konsantrasyonlarını regüle eder ve insülin enjeksiyonuna gereksinmeyi azaltabilir.
Sağlıkla kalın...