Sadullah ÇAĞLAR


Evrensel sanatçı yaşama veda etti

Sadullah ÇAĞLAR


 

Bir ülke yada toplum neyi ile övünür? Elbette bilim adamıyla, sanatçısıyla, aydınıyla. Fransa dendiği zaman Victor Hugo, Zola, müzisyen Aznavur, Paris operası, tarihi Louvre Müzesi...
İtalya… eşsiz mimari, Roma tarihiyle kuşanmış, Verdi´nin unutulmaz Aida Operası. Yüzyılın ötesinde hala sanat eseri olarak güncel, yine İtalyan yazarı Dante´nin insanlığın en önemli bilge kitabı olan ilahi Komedyası hala günceldir.
Almanya Goethe ile anılıyor. Ve Beethoven, sanatlarıyla gündeme geliyor.
Türkiye şairi Nazım Hikmet, dünya barış ödülünü alarak ülkeyi uluslararası kamuoyuna tanıttı.
Şili şairi Nobel ödüllü Pablo Neruda, Nazım Hikmet için Viyana´da Türk gazetecilere, 'Biz Nazım´ın yanında şair sayılmayız' der. İngiltere denince elbette Shakespeare´in Hamlet´i akla gelir. Thomas More´ın Ütopya başlıklı felsefe kitabı bütün batıda ders kitaplarında okutulmakta.
Geçtiğimiz günlerde Eylül ayının ilk günlerinde Yunan asıllı sanatçı Mikis Theodorakis, ölümüyle dünya genelinde olay oldu.
Bu sanatçının evrensel kişiliği, sınırları aşıp politik kişiliği nedeniyle Yunanistan´da üç gün yas ilan edildi.
Dünya ülke yöneticileri Theodorakis´le ilgili Atina´ya mesaj yağdırdılar. Küba, Çin, Fransa ve özellikle Küba yönetimi… “Theodorakis, önderimiz Fidel Castro´nun yakın dostuydu. Ayrıca Che´ye yakındı.”
Bu ünlü evrensel sanatçının ölümüyle Kültür Bakanı Lina Mendoni, yaptığı konuşmada, “Yunanistan ruhunun bir parçasını kaybetti. O bir öğretmen, entellektüel, radikal, Mikis´imiz gitti. Acaba onun boşluğunu nasıl dolduracağız, bilmiyorum. Bizler genç yaşımızda onun müziğiyle büyüdük. Ayrıca onur yazarımız Nikos Kazancakis´in Zorba romanıyla ülkemize Nobel ödülü kazandıran, onun yakın dostu, yoldaşının yanına yolluyoruz. Geçmiş yıllarda iki büyük sanatçımıza, yazarımıza çok acı çektirdik. Kazancakis´ki ve Mikis´imize, onları sevdikleri ülkeden süngüne mahkum ettik. Daha öncesi onları zindana attık. Aslında Theodorakis, Girit´in yıldızıydı. O tüm Makedonya ve balkanların sesiydi. Halkımız onun Lambortika müziğiyle coşardı. Unutulmaz yazarımız Nikos Kazancakis´in Zorba kitabına film müziğiyle üstadımız, kitaba can vermişti.”
Genel olarak Akdeniz bölgesine sesiyle dostluk mesajları yollayıp, o kardeşliği öne koymuştu. Zorba filmin müziği dünya halkların coşkusuna ortak halaylarının simgesi olmuştur.
Geçmişe baktığımız zaman yakın tarihte Yunanistan´ı ziyaret eden Türkiye Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile Zorba filmin müziğiyle ortak halaya kalkıp oyun oynadılar. Ege, Akdeniz halkına dayanışma, kardeşlik çağrısı yaptılar. Theodorakis´in cenazesi devlet töreniyle kaldırıldı. Üstelik mevcut iktidar, sağcı bir yönetim var. Çok ilginç bizlerin alışmadığımız bir görüntü. Darbe iktidarlarıyla yıllarca mücadele eden ünlü sanatçı için ülke ulusal yas ilan ediyor. Theodorakis, Kıbrıs nedeniyle geçmişte, iki ülke arasında gerginlik yaşarken, Türk sanatçılarıyla ortak konser düzenlediler. Süreç içinde 12 Eylül sonrası Türk Yunan Dostluk Derneği kuruldu. Yaşar Kemal´in yer aldığı kurumda kültürel çalışma yaptılar. Theodorakis, 12 Eylül sonrası bilim ve sanat dergisiyle yaptığı söyleşide , 'Bizim Girit´te hep sokaklarda Türk halk şarkıları dinlenir. Mesela ‘İzmir´in kavakları dökülür yaprakları´. Sanki bizim milli marşımız gibi. Çok geçmiş yıllarda Selanik´te, Türk Sanat Müziğinin büyük ustası Münir Nurettin Selçuk´un Selanik´te verdiği konsere babamla beraber gitmiştik. Çocuk yaşıma rağmen büyük sanatçıyı dinlerken gözlerim nemlenmişti. Bizler Akdeniz insanı olarak birbirimize o kadar yakınız ki, Egeli Homeros, destansal insanlığa armağan ettiği büyük eseri İlyada, Toroya, Ege topraklarında tohumu atıldı. Bu tarihsel birliği, yakınlığı yok sayamayız. Homeros İzmirlidir. Şarkılarımızla aynı havadan besleniyoruz. Girit´te çocukluk arkadaşlarım hep Türk kökenliydi. '
Theodorakis, gerçekten sınırları aşıp tüm insanlığın sesi oldu.
1974 yılıydı. Almanya´nın Bremen şehrinde çalışıyordum. Bir arkadaşım bana “Çağlar, Theodorakis Berlin´e geliyor konser verecek” dediğinde çok sevindim. Zorba filmini Almanya´da seyretmiştim. Filmin müziği bizi çok etkiledi. En kısa zamanda filmin müzik plağını aldım. Theodorakis´in Bremen şehrinde büyük bir stadyumda konserine gittim. Kitlesel bir kalabalık vardı. Onun yanında çeşitli insan zenginliği görüntüsü.
Konser öncesi sanatçı politik bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, “Alman halkı çok büyük bilim adamları çıkarmış bir halktır.
Marks, Engels gibi deha bilim adamlarıyla dünyanın dengesini değiştiren bu iki felsefe adamına insanlık tarihi onlara çok şey borçluyuz sevgili dostlar. Biz Yunan halkı olarak Hitler´in işgalini yaşadık. Bu amaçla çok acı çektik. Biz Girit insanı olarak savaş sonrası soğuk savaşın acılarını yaşadık.
Bizler her şeye rağmen Alman halkını suçlamıyoruz. Nazizim kimin eseri bunu tartışalım. Dünya kapitali ve Alman silah sanayisi, silah tekelleri Hitler´i iktidar yaptılar.
Günümüzde savaşlar bitti mi? Hayır. Vietnam´da yaşanan facialar Asya halkının başta Endonezya´nın insanlık dışı uygulamaları unutabilir miyiz?
Savaştan yeni çıkmış Almanya neden Batı tarafından yeniden silahlandırıldı? Evet neden? Bunu her aydın kendine sormalıdır.
Dostlarım, sömürgeci düzen devam ettiği sürece savaşlar hep var olacaktır.
Biz Yunan halkı olarak büyük bir medeniyetin varisiyiz. Grek halkı şu anda Alman işçisi olarak sokakları süpürüyor.
Ülkemiz zengin verimli toprakları ama halkımızın yoksulluğu devam etmekte. Milli değerlerimiz şu anda IMF, Dünya Bankası´na bağımlıdır. Bütün ulusal sanayimiz tasfiye edildi.
Emperyalizm bizlerin bileklerini sanki zincire bağlamış durumdadır.
Bu zincirleri kırıp atmak zorundayız.”
Theodorakis´in heyecanlı konuşması sonucunda mitingteki seyirciler Zorba müziğiyle halaylar oynadılar.
Konserin özelliği çok kimlikli insan bir araya gelmişti. Sanatçının konuşması yazılı bildiri şeklinde dağıtıldı.
Yazımızın başında dediğimiz gibi tüm yazarlar, müzisyenler, insanlığın ortak değerleridir.
Bizler tüm halkların kardeşliğini selamlıyoruz.