Mustafa AKYÜREK


ERİK DALI

Mustafa AKYÜREK


Broklyn Köprüsü´nde dilenen ve gözü engelli, yüreği açık kişinin söylediği şiirsel söz çok şey anlatır…
“Bahar geliyor, ama ben onu göremeyeceğim…” Bu, ilk elden tüketilemeyecek bir söz; bir kez kullanılıp unutulacak bir şey değildir.
Evet… Bahar geliyor. Martın son günlerine el sallıyoruz ve biz karantinadayız.
Dışarıda; yani kıyılarda, yamaçlarda, ve düzde gürül gürül akıyor yaşam.
Yalnız hayanlar, yapraklar eşlik ediyor rüzgarın notaya dökülmemiş melodilerine. Toprak, su, güneş fırtınanın çılgın senfonisini avuçluyorlar.
Kahverengi-beyaz benekli bir kedi şeftali dalına çıkmış pembe, kırmızı çiçeklerle sevişiyor. Diğer yandan kulak kabartıyor doğanın eşsiz müziğine, göz kırpıyor parlak güneşe. Dikkat kesiliyor bir anda, duymadığı bir şarkının kıpır kıpır haline…
“Erik dalı gevrektir…”Görünmez bir arka fondan sızarak ortalığı dolduran oynak bir müzik…
Kedinin üzerinde olduğu şeftali dalı rüzgar sesiyle yaylanıyor; bir aşağı bir yukarı inip çıkarak tempo tutuyor.
Olup bitenler bir anda radyolarda çalınan bir başka türküye yol aralıyor…
“Manda yuva yapmış söğüt dalına…”
Türkünün temposu, sözleri oynak rüzgarı bir hayli geride bırakıyor…Çoğunluk düşünmez, yorumlamaz bir araya gelmiş sözlerin ağırlığını.
Manda genel olarak sulak ve bataklık yerleri, ovayı sever. Sütünden, uyutulan yoğurt kalıp kalıp, ayranı köpük köpük.
Yuva denilince akla ilkin kuşlar gelir…Kırlangıç, serçe, bülbül, keklik yalnızca birkaç örnektir. Daha sonra yılan yuvası, ayı ini ve diğerleri sayılabilir.
Marifet mandanın işi-gücü bırakıp söğüt dalına yuva yapması!
Nedendir bilinmez ama, yuva için o koca cüsseli manda söğüt dalını seçmiş; varsın insanoğlu düşünüp dursun demiş, sanırım.
Kedinin şeftali dalına tutunması, mandanın söğüt dalına yuva örmesi insandan arınmış doğayı önceleyen bir durum değil de nedir ki?
Kedi, varsın bakınıversin keyfince. Manda yuvasını yapıversin, söğüt dalına.
Yazık ki, biz karantina altındayız. Orada gün tüketiyor, zaman doğruyoruz.
Şiir dediğince;
…………..
“erik dalından beklerken
körpe bahar muştusunu

güz sağanaklarına tutuldu
kevgirden
bozma
tenimiz”
……………… (M.A)

Başa dönecek olursak…
Evet, başa dönecek olursak kedi, şeftali dalı, erik dalı, yuva, manda figürleri karşımıza çıkar.
Gürül gürül akan doğa, badem çiçekleri ve her dem yeşil gülen çam ormanları, selvi boyları…
Bir kaçıştır belki, mandanın bataklıktan kurtulup söğüt dalına yuva yapması.
“Bir musibet bin nasihata bedeldir” beylik söz yüzleşmeyi anımsatır.
Anımsayalım…
Görme yeteneğini kaybeden dilenci ne diyordu?
“Bahar geliyor, ama ben onu göremeyeceğim.”
Zira, karantina altındayız! akyurek1956@hotmail.com