Halit KATKAT


Demokratik ve laik eğitim

Yeni öğretim yılı geçen yıllardan gelen sorunlara yeni sorunlar eklenerek açıldı.


Yeni öğretim yılı geçen yıllardan gelen sorunlara yeni sorunlar eklenerek açıldı. Bu yıl eğitim; araç-gereç ve derslik bakımından yetersiz okullar, ataması yapılmayan öğretmenler, öğretmensiz okullar, taşımalı öğretimin biriken sorunları ve servis skandalları, imam hatipleri yaygınlaştırma girişimleri, müfredatın değiştirilmesi, kadrolaşma sorunları, velilere sıkıntı veren kayıt parası, okul aidatları, vb çok ciddi sorunlarla başlıyor.

Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak bu yıl; Milli Eğitimdeki kadrolaşma, eğitimcilerin açığa alınması ve sürgünleri artmış. Laik, demokratik bilimsel, anadilinde eğitimi savunan eğitimciler meslekten ihraç edilmiş. Buna paralel olarak yapılan “müfredat” değişikliği ile eğitim alanındaki bilimsel değerlere saldırılar artmış; bunun bir sonucu olarak evrim kuramı adeta müfredattan kovulmuştur. Laik ve bilimsel eğitime dayanak olan tüm kazanımlar bir bir tasfiye edilmeye başlanmıştır.
Sistem, sorgulamayan, soru sormayan müfredat da ne varsa (ki onu da iktidar tek başına belirliyor) onu ezberlemeye mecbur olan bir nesil yetiştirmeyi amaçlıyor.
İktidar, bir taraftan işçi ve emekçi kesimlerden aldığı vergilerden milli eğitime bütçe ayırırken, diğer taraftan kayıt parası, okul aidatı adı altında çocuğunu okula kaydetmek isteyen velilerin ceplerine el atmaktadır. Yoksul ailelerin çocukları okuyamazken devlet bütçesinden özel okullara destek için para aktarılıyor.
Her tarafta öğrenciler İmam Hatip okullarına gitmeye zorlanarak dindar nesil yetiştirmeyi amaçlayan bu sistem; aynı zamanda diğer dinlere inananları, inanmayanları ve hatta aynı dinde olan Alevilere düşmanlığı sistem haline getirmektedir. Bakanın biri ne diyordu “Cihad bilmeyen öğrenciye matematik öğretmenin yararı yoktur”. Şimdi bu cihatçı anlayıştan barışçı ve inançlara saygılı olmayı bekleyebilir misiniz? Nitekim son zamanlarda giyimi bahane edilerek kadınlara saldırıların artması, mezardan cesetlerin çıkarılması bu anlayışın ürünüdür
Eğitim sistemi bir defa demokratik değildir. Demokratik olmamasının göstergesi ise başta kendilerini eğitmek üzere kurulu bu sistemin müfredat ve yönetilmesinde ne öğrencilerin, ne velilerin ne de öğretmenlerin söz hakkının olmamasıdır. Veliler eğitim sisteminin masraflarına katıldığı halde neden müfredatın hazırlanmasında ve okulun yönetilmesinde söz sahibi olmaz? Öğretmenler eğitim sisteminin en ağır yükünü çektiği halde neden müfredat hazırlanmasında ve okul yönetiminde söz sahibi olmaz? Bu daha önceki iktidarların uygulamalarında böyleydi; şimdi de böyle. Süregelen bu sistemi değiştirmek yine öğretmen, öğrenci ve veli birlikteliğine bağlıdır. Sistemin demokratik ve laik olmasını isteyenler için çözüm; “param var özel okula gönderirim” anlayışında değildir. Çünkü özel okullardaki müfredat da üç aşağı beş yukarı devlet okullarının aynısıdır.