Halit KATKAT


Değişim umudu, isteği ve gerçekler

Halit KATKAT


 

Ülkemizde insanlarımızın büyük çoğunluğu sistemin gidişatından memnun değil. Kendilerinin ve toplumun geleceğinden umutsuz. Bu bakımdan toplumda bir değişim isteği var.

Bu kötü gidişe bir son verilsin talebi hemen hemen toplumun her kesiminde var. Ama bu değişimin ne yönde ve nasıl olacağı konusunda yorumlar muhtelif. Bu karamsar dönemde bir üniversitemizin birincisi olan bir genç çıkıyor, kendince önemli gördüğü, kadın konusunda, işsizlik konusunda, gençlerin tavrı konusunda rahatsızlıklarını sıralayıp, “bu sistemi biz değiştireceğiz” diyor. Ve bir anda toplumun gözdesi oluyor. Bu olay toplumun değişim beklentisinin bir göstergesidir.

Bunu diyen benim de mezun olduğum ve öğrencisi olmaktan gurur duyduğum İTÜ. Benim bu okulda okuduğum dönem 68. Biz de o dönemde üniversite gençliği olarak değişim isteği duymakla kalmıyor sistemi değiştirmek için gençlik mücadelesinin önünde yer alıyorduk. Ama bugünden baktığımızda o zamanki gençliğin bu değişim isteği ve çabası sistemi değiştirmeye yeterli olmadığını görüyoruz.

İTÜ 248. Dönem birincisi Umutcan Ay´ın bu sözleri umutsuzluk içindeki topluma umut olması ve gençliğin toplum sorunlarına duyarsız olmadığını göstermesi bakımından çok önemlidir elbette… Buradan kalkarak bir kurtarıcı, kahraman yaratarak kurtuluşu ondan bekleyenler olacaktır. Ama yukarıda belirttiğim gibi toplumu kahramanlar kurtarmaz. Toplumun içindeki değişimi gerçekleştirecek gerekli mekanizmaları harekete geçirilmeden toplumda bir değişim yaratılamaz.

Toplumu ileriye doğru değiştirecek güçler nelerdir diye baktığımızda şunu görürüz; Toprak sahibi sınıflara karşı mücadele ederek kapitalist toplumu yaratan burjuvazi bugün sistemi emperyalist aşamaya yani son aşamasına getirmiş ve artık ilerici rolünü kaybederek gerici bir sınıf haline gelmiştir. Bugün burjuva sınıfı gelişimin önünde engeldir. Bugün sahip olduğu teknolojiye rağmen bu böyledir. Bütün teknolojik gelişimine karşın insanın refahını sağlamada, temiz bir çevre sağlamada, insanlara musallat olan hastalıkları önlemede geride kalmıştır. Hatta şunu diyebiliriz ki burjuvazinin geliştirdiği bilimin hızı bir virüsün evrimleşme hızına yetişememektedir. Neden böyledir? Çünkü burjuvazi bilimi sermaye yapmak için kullanır, insanlığın refahı ve sağlığı için değil.

Toplumu geçmişte ileri götüren ve sistemi değiştiren sınıf burjuvazi idi bugün ise işçi sınıfıdır. Üretimle iç içe olması, teknolojiye yakınlığı, kitleselliği ve en önemlisi de burjuvazi tarafından sömürülen sınıf olması dolayısıyla işçi sınıfı en ilerici, en devrimci sınıftır. Değişim isteğini geçmişte kitlesel gösterilerle ortaya koyan Arap baharı eylemlerine, Fransa´da sarı yelekliler eylemlerine ve bizde gezi eylemlerine baktığımızda kitlesellik ve coşku açısından çok büyük eylemlerdi. Ama sistemde bir değişikliğe yol açmadığı gibi süreç içerisinde sönümlendi. Bütün bu eylemlerde eksik olanlar işçi sınıfı önderliği ve kararlılığı, yapılacakların yol haritasının olmaması, bunlardan kaynaklı örgütlenme eksikliğidir.

Unutulmamalıdır ki günümüzde toplumu değişime götürecek güç bireysel kahramanlarda değil işçi ve emekçilerdedir.