Mükremin KURTCEPHE


AKP´NİN SEÇMEN BASAMAKLARI

Sözümüz, özel arabası olmayıp da, gerçek anlamda dolmuşa binen tüm seçmen yurttaşlara.


KESER DÖNER

SAP DÖNER

Sözümüz, özel arabası olmayıp da, gerçek anlamda dolmuşa binen tüm seçmen yurttaşlara.

İskenderun ve çevresinde seçmenler çoğalıp, temiz havasız ve sağlıksız koşullarda yaşayıp, yeterince de beslenemeyince, haliyle hastalanmaya başladılar. Durumdan vazife çıkaran iktidarın temsilcileri kafa, kafaya verip karar verdiler ki, İskenderun´a yeni bir hastane yapıla. Hastanenin nereye yapılması gibi önemsiz konuyu seçmenlere soracak zamanları yoktu her halde. Olsa her önemli konuda yaptıkları gibi istişare yaparlardı!

İstişare yapmaya vakit bulamayıp, istihareye yatanlar, şehrin merkezinde, kolay ulaşılabilir bir yer göremediklerinden, eski hastaneyi yıkıp, yerine daha büyük ve on katlı yapmakta akıllarına gelmediğinden, Çankaya Mahallesi´ndeki yeri uygun görmüşler. Hasta seçmenlere sorsalardı, oraya değil normal hastane, akıl hastanesi bile istemezlerdi. Haksız da değiller. Her seçmen doğrudan temin iş alamadığı gibi hepsinin altında arabası da yoktu.

İskenderunlu CHP seçmenlerine eziyet olsun diye hastaneyi dağ başına yaptırdılar desem, aynı hastaneye AKP´liler de gidiyor. Seçmenlerin fikirlerini fikirden saymadılar diyelim. Hastanenin başhekimine, doktorlarına da mı sormadılar acaba? Eğer sordular da dağ başına yapalım diyen olduysa, o doktorun yemininden şüphe ederim. Hipokrat yeminini yaparken, kesin bir ayağını havaya kaldırmıştır. Biz hastaları değil, partili müteahhitleri kayırdıkları kanısına kapılırım.

AKP yandaşlarının dağ başındaki hastanenin hiç mi olumlu tarafları yok dediğini duyar gibiyim. Olumlu tarafları olmaz olur mu? Hastalar sabahın köründe kalkıp, çevre illere gitmesinler diye anjiyo, ameliyat yapan, la havle bile çekmeden, cehaletimizle alay etmeden, sabırla bizleri dinleyen doktorları, her yere yetişmeye çalışan stajyerleri var. Hastaların üzerinde yemek yedikleri masaların olmayan, ayaklarını yerine takacak, dökülen sıvaları, boyaları onaracak bir görevli yok her halde. Yeterinden fazla personel alınmış ama bunları yapacak eleman eksikliği bariz şekilde görülüyor.

Dağ başına yapılan hastanenin doktorları ne kadar özveriyle çalışsalar da bir yere kadar. Aha buraya not düşüyorum, o hastane bu şekliyle fazla gitmez. Ya bakımsızlıktan dökülür, yâda hastalar ulaşım güçlüğü nedeniyle gitmeyip direnişe geçerler yakında. Yetkili, sorumlu ve siyasileri şimdiden uyarıp, vatandaşlık görevimi yerine getiriyorum.

Yazının başında belirttiğimiz seçmen basamakları da neymiş diyenlerin merakını giderelim. Hastane yapılırken HBB olmadığından, dolayısıyla UKOME de yoktu. Şimdi var da ne fayda. Gerçi teleferik yapılacak diyorlar ama hastane önünden geçer mi? Onun da projesi yok.

Hastaneye gidecek seçmenler, mahallesinden şehre inip, Çankaya ve Körfez dolmuşlarıyla taşınmaktalar. Klimaları sürekli arızalı olan, birçoğu miadını doldurmuş bu dolmuşlardan birini tercih eden hasta seçmen, hastaneye 200-300 metre kala yarı yolda indiriliyor. Nefesi yeten biraz yürüdükten sonra, seçmen basamaklarına gelip dayanıyor. Yukarıya doğru bir bakıyor. Çıkacağı basamakların hepsini göremediğinden, biraz tırsıyor, ama buraya kadar gelmiş, geri dönmeyi kendine yediremeyip başlıyor çıkmaya.

Basamakları tırmanan hasta seçmenlerden olduğumdan saydım. Hastane kapısına kadar tam 58 basamak var. Arada yürünen yerler hariç. Merdivenlerin son basamağında birisi anket yapıp; “sizi yarı yolda dolmuştan indirtip, 58 basamak çıkartan, buna yıllardır bir çözüm getirmeyen yetkililere ve politikacılara ne söylemek istersiniz” diye soracak olsa ne cevap verirlerdi acaba?