Nurullah ER


6 ŞUBAT ACISI

NURULLAH ER


6 ŞUBAT ACISI   
6 Şubat; en küçük zaman diliminin en büyük acıyı yaşattığı tarihtir.
Saniyelerin çalışmadığı, dakikaların ilerlemediği andı.
Çaresizliğin arttığı, korkuların büyüdüğü, bedeni ve ruhu acıların sarıp, sarmaladığı zamanlardı.
Gecenin, 4,17’si.
Hava soğuk mu soğuk...
Amanoslarda kar tipisi, enginlerde yağmur serpintisi...
Yerin göğün uğultusu...
Uykulu gözlerin çaresizliği...
Tutunacak dal araması, her uzattığı elin boşlukta kalması.
Yaradana sığınıp, dualara yaslanması...
Yaşanan bir depremdi.
Deprem doğal bir felakettir.
Yakıcıdır, yıkıcıdır, öldürücüdür.
Öyle de oldu.
Kahramanmaraş üstlü onbir ilimizi kapsayan depremin maddi ve manevi hesabını kimse yapamaz, faturasını kesecek sorumlu bulunamaz. 
Deprem bugün olduğu kadar dündür.
Acısı şimdidir...
Zamana bırakılsa da zaman yaralara merhem olmaz.
Umutsuzluğun, hayal kırıklığının eşlik ettiği acılar insan yüreğinin en kuytu köşesine yerleşir.
Doğa var oldukça, dünya döndükçe doğal felaketleri olacaktır.
Aslolan felakete karşı önlem almak olmalıdır.
Doğa bir matematiktir.
Dünya döngüsünü matematik ve fen bilimlerine göre yapar.
Doğayla dostluk ancak matematik bilimiyle kurulur, düşmanlığı matematik bilimiyle yenilir.
Masallar, destanlar hurafeler, büyüler ona sökmez.
Donkişotluk taslayıp yeldeğirmeniyle savaşan kahramanlıkları hiç affetmez.
Rüşvet almaz, haram yemez, paraya tapmaz...
6 Şubat depremi Cumhuriyet tarihimizin en büyük felaketidir.
Geçeli bir yıl oldu.
Yarattığı acı kocaman karlı bir dağ gibi omuzlarda.
Yaraları sarma, şehri yeniden imar etme siyasi söylemlerden öteye gitmiyor.
Hayatını kaybedenlerin yakınlarının acısı, çaresizliği gittikçe büyüyor.
Bölge halkı acıyı paylaşmak için yıl dönümünde bir sürü etkinlikler düzenledi, toplantılar yaptılar.
Bu tür felaketler sorgulanmadığı, sorumluların vicdan terazisinde tartılmadığı müddetçe çözümsüzdür.
Deprem, dünyayı sarı öküzün boynuzundan indirip, dövizin omuzuna bindirenlerin önleyeceği bir felaket değildir.