22 baro başkanının katılımıyla Bursa´da Genişletilmiş Ege Marmara Bölgesi Baro Başkanları toplantısına katılan Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez de katıldı.
Baro başkanları, toplantı sonrası yaptıkları açıklamada, sadece yerine getirdikleri görevlerinin doğal bir uzantısı olarak değil, bu ülkenin birer yurttaşı olarak, ülkelerinin bölünmez bütünlüğünü savunduklarını belirtti.
Yazılı yapılan açıklamada şunlara yer verildi: 'Kuzey Irak´ta yapılan referandumla ilgili olarak, self determinasyon hakkının kullanımına ilişkin hukuki gerekçelerin yeterli olmadığı ve bu referandumun uluslararası hukuk açısından bir dayanağının bulunmadığı konusunda mutabıktırlar. Baro başkanlarının, hukuki değerlendirmeler kadar önemsedikleri siyasal boyut ise gelinen nokta açısından kaygı verici sonuçlar içermektedir. Zira söz konusu referandum sadece Irak´ı değil bölgeyi de kaosa sürükleyecektir. Siyasal iktidarın bu konu ile ilgili bakış açısının yeterli kararlılık içermediği, alınması gereken önlemleri almakta geciktiği ve gelinen sonuç itibari ile sorumlu olduğu hususunun saptanması gerekli görülmüştür. Önceki izlenen siyasetler itibari ile Irak´ın kuzeyinden çıkarılan petrolün Bağdat´ın onayı olmaksızın Halk Bankası eli ile pazarlanması ve giderek 'bağımsız bir ülke gibi' Kuzey Irak Bayrağı ile karşılama yapılması, iddialara meşruiyet zemini yapılmaya çalışılmaktadır. Gelinen noktada iktidardan beklentimiz, bu güne kadar yapılan yanlışlardan vazgeçilerek sözde kararın, uluslararası meşruiyet kazanmaması için daha dikkatli davranmaları ve artık yanılmamalarıdır.
´FETÖ, muhalefetin sindirilmesi operasyonuna dönüşmesin´
Açıklamaya şöyle devam edildi: 'Ülkemizde yaşanan OHAL koşullarının amacını oluşturan terörle mücadeleyi aşan bir boyutta sürdürülmekte olduğunu tespit etmişlerdir. FETÖ ile mücadele konusunda, adil yargılanma hakkı gözetilerek yapılacak yargılamaları önemsenmektedir.15 Temmuz darbe girişiminin sorumlularının hesap vermesi konusunda tereddüt bulunmadığı teyit edilirken, KHK´lar eliyle geliştirilen yeni sürecin giderek FETÖ ile ilgisi bulunmayan muhalefetin sindirilmesi operasyonuna dönüşmesine ilişkin ciddi kaygı beslemektedirler. Bu bağlamda özellikle FETÖ veya başka terör örgütlerinin yaftalaması veya böyle bir yaftalamaya gerek olmaksızın dahi, geçmişte yaşanan hukuksuzlukların benzerleri ile karşılaşmış olmaktan ciddi bir kaygı duymaktadırlar. Cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarının görmezden gelindiği ve yaşam kayıplarına neden olacak duyarsızlıkların sergilendiği gözlenmektedir. Diğer yandan, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerine yapılan operasyonlarda somutlaşan bu gerçeklik, ülkemizde ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına yol açan çok ciddi sonuçlar doğurmuştur. Tüm bu sonuçlara yol açan ve Parlamenter Demokratik Sisteme açık aykırılık içeren, hukuk devleti ilkelerinden uzak ve anayasal yargı denetimi dışında bırakılan KHK uygulamalarına bir an önce son verilmesi gerekmektedir. Baro başkanları, bu süreçte savunma hakkının ciddi biçimde ihlal edildiği ve gelinen süreçte hukuk devletinden giderek uzaklaşılmakta olduğunu tespit etmişlerdir. Savunma hakkı, adil yargılamanın 'olmazsa olmazı'; avukatlık mesleği hukuk devletinin turnusol kağıdıdır. Diktatörlükle yönetilen devletlerin tamamında şatafatlı adliyeler, sırmalı cübbeleriyle hakim ve savcılar mevcuttur. Ama bağımsız savunma ve onurlu avukatlar, yalnızca adaletle yönetilen hukuk devletlerinde bulunur. Son günlerde, avukatlara yönelik fiili saldırılar ve meslektaşlarımızın savunma hakkını engelleyecek mahiyette uygulamalar artmıştır. Görevi başında öldürülen, şiddete maruz bırakılan, tehditle yıldırılmaya çalışan meslektaşlarımızın haberleri her gün gazetelerde yer almaktadır. Bu saldırgan tutum, Viranşehir örneğinde olduğu gibi bir Baro Başkanına kadar vardırılmıştır. Bunun yanında, kollukta, yargı önünde ve hemen hemen her bürokratik kurumda meslektaşlarımız akıl almaz engellemelerle ve hatta işkencelerle karşılaşmaktadırlar. Sadece görevini yerine getirdiği için duruşma salonlarında hakarete uğrayan, vekilliğini üstlendiği kişiyle veya bu kişiye atfedilen suçla özdeşleştirilen avukatlar, üstlendikleri davada sanık olarak yargılanabilmektedirler. Yaşanan süreçte Barolar Demokratik Hukuk Devletinin yeniden oluşturabilmesi için meslektaşları ile birlikte mücadele vermeyi varlık nedeni saymaktadırlar. Avukatlar, dünyanın her yerinde o ülkelerin hukuk tarihini yazan tarihçilerdir. Bu ülkenin hukuk tarihi de avukatlar tarafından bir direniş tarihi olarak yazılacaktır.'
9006,55%0,68
34,28% 0,06
37,26% 0,10
3073,15% 0,08
5014,38% 0,00